'AD ASTRA': TONU 'SOLARIS', HİKAYESİ 'FLIGHT TO MARS'
FİLMİN NOTU: 5.5
|

Amerikan bağımsız sinemasının özellikle Avrupa’da sevilen yönetmenlerinden James Gray’in 7. uzun metrajı, yüksek bütçeli bir bilimkurgu filmi. “Yıldızlara Doğru” (“Ad Astra”), özellikle müzik-ses kurgusu birlikteliğiyle gelen hipnotize edici uzay yolculuğuyla dikkat çekiyor.
MARS’A YOLCULUK FİLMLERİ ARASINDA ÖZEL BİR YERE OTURACAK
1918’de Danimarka filmi “Himmelskibet” (“A Trip to Mars”) ile başladı her şey. Sonrasında ABD’den de Mars’a yolculuk yapıldı. İşin doğrusu ‘Ay’ ve ‘Mars’ en popüler alanlarıdır bilimkurgunun. Bu iki hedef doğrultusunda ‘uzay yolculuğu’nu ele alınca gerçekçilik kaygısı probleme dönüşür ve türün dehlizlerinde artistik patinaj yapılmaz! Geçmişten B-tipi “Flight to Mars” (1951), “Rocketship X-M” (1950) gibi klasik örnekleri verilebilir.
Robert Parrish imzalı “Doppelganger” (“Journey to the Far Side of the Sun”, 1969), Mars yolculuğunun daha felsefi bir boyutunun sözünü veriyordu. Film, her şeyin bir çiftgezer bilimkurgusundan ibaret olduğunu iddia edecek kadar ileri gidiyordu. James Gray’in de öyle bir hedefi var. Öncelikle bizi ‘Ad Astra’ ya da ‘Yıldızlara Doğru’ adlı bir yolculuğa çıkarıyor. Yani “Yıldızlararası”yla (“Interstellar”, 2014) akrabalık kuruyor. Bu yolculuğun fazlasıyla Tarkovsky-Lem başyapıtı “Solaris” (1972) esintili bir psikolojik ve gotik aile filmine kadar uzandığı söylenebilir.
‘MARSLI’ VE ‘YERÇEKİMİ’Nİ DEVİRİRKEN ZORLANMIYOR
Havva (Eve) adı verilmiş Liv Tyler ile vefat eden eşi ve Tommy Lee Jones’un oynadığı ölen babasının devreye girebildiği karamsar bir uzay macerası var temelde. Bunun arka planında olup bitenler de içsesin çekiciliğiyle destekleniyor. Çokça da ses kurgusu ve müziğin birlikteliği tatmin ediyor. Alternatif Alman piyanist Max Richter’in ezgileri filmi başka bir entelektüel boyuta taşıyor. Adeta bir hipnoz ve operaya açılmasına, Tarkovsky ve Malick’le anılmasına destek oluyor.
Pitt’in fazlaca devreye girse de boş konuşmadan aslında bir aile öyküsünü hikaye kurgusunu delik deşik ederek vurguladığı gözüküyor. Bu da büyük oranda “Yıldızlara Doğru”yu sinema seyirliğine dönüştürüyor. İşlenen meselese ise evrensel bir baba-oğul ilişkisinden ziyade, Hıristiyanlıkta geçen baba-oğul-kutsal ruh birlikteliğine kadar uzanıyor. Bunun devamında son noktanın ‘aile için’ konmasıyla ‘muhafazakar’ olduğuna dair tartışmalara gebe olabilecek sıradan bir dramatik yapı kuruluyor. Bu durum da ister istemez James Gray’in klasik bir uzay macerasından, “Marslı” (“The Martian”, 2015) ve “Yerçekimi”nden (“Gravity”, 2013) uzakta konumlandığını gösteriyor.
‘SOLARIS’ GİBİ BAŞLAYIP ‘FLIGHT TO MARS’A KAYIYOR
Mars’a yolculuk zamanla bir ruhsal arınmaya dönüşüyor. “Yıldızlara Doğru”da Pitt’in zihninde dolaşıp bellek yolculuğu-kahramanlık hikayesi arasında gidip gelen bir yaklaşım var. Bu durum ister istemez karşımıza görsel efektlerinden setlerine kadar iyi dokunmuş bir tür filmi çıkarıyor. Ama filmin başını, sonunu ve bütününü düşününce genel anlamda klasik bir ‘uzay macerası’ gibi tamamlandığı söylenebilir.
“Görevimiz: Mars”ı (“Mission: Mars”, 2000), “Marslı”yı, “Kırmızı Gezegen”i (“Red Planet” 2000) yıkan filmin, belki de kült “Ghosts of Mars” (2001) ve Mars filmlerinin ‘Twilight’ı “Bu Dünyanın Dışında” (“Space Between Us”, 2017) ile rekabete girdiği söylenebilir. Bu da büyük oranda ‘Mars macerası filmi’ olarak aslında ruhsal başlasa da, şiirsel ve hipnotik uzay gotiği “Solaris” ile klasik “Flight to Mars”ın (1951) yolunu fazlasıyla ortada kalmış bir şekilde birleştiriyor.
GRAY İÇİN BÜYÜK, DÜNYA İÇİN KÜÇÜK BİR ADIM
“Yıldızlara Doğru”, stüdyoların beklentilerini karşılayan bir film değil. Ama “İki Aşık” (“Two Lovers”, 2008) dışındaki tüm James Gray yapıtları için söylediğimiz: ‘İyi çekilmiş, bir yaklaşımı var, kendi halinde ama zihinlere kazınmayacak’ düşüncesiyle sinemayı terk ediyoruz.
Yönetmenin kendi “2001: Bir Uzay Yolu Macerası”nı (“2001: A Space Odyseey”, 1968) yaratma sevdası ikinci kısımda devre dışı kalıyor. Bu konuda De Palma’nın “Görevimiz: Mars”ı kadar olmamış bir hava ve bir sıkıcılık destanı deneyimlemesek de…
MARS’A YOLCULUK FİLMLERİ ARASINDA ÖZEL BİR YERE OTURACAK
1918’de Danimarka filmi “Himmelskibet” (“A Trip to Mars”) ile başladı her şey. Sonrasında ABD’den de Mars’a yolculuk yapıldı. İşin doğrusu ‘Ay’ ve ‘Mars’ en popüler alanlarıdır bilimkurgunun. Bu iki hedef doğrultusunda ‘uzay yolculuğu’nu ele alınca gerçekçilik kaygısı probleme dönüşür ve türün dehlizlerinde artistik patinaj yapılmaz! Geçmişten B-tipi “Flight to Mars” (1951), “Rocketship X-M” (1950) gibi klasik örnekleri verilebilir.
Robert Parrish imzalı “Doppelganger” (“Journey to the Far Side of the Sun”, 1969), Mars yolculuğunun daha felsefi bir boyutunun sözünü veriyordu. Film, her şeyin bir çiftgezer bilimkurgusundan ibaret olduğunu iddia edecek kadar ileri gidiyordu. James Gray’in de öyle bir hedefi var. Öncelikle bizi ‘Ad Astra’ ya da ‘Yıldızlara Doğru’ adlı bir yolculuğa çıkarıyor. Yani “Yıldızlararası”yla (“Interstellar”, 2014) akrabalık kuruyor. Bu yolculuğun fazlasıyla Tarkovsky-Lem başyapıtı “Solaris” (1972) esintili bir psikolojik ve gotik aile filmine kadar uzandığı söylenebilir.
‘MARSLI’ VE ‘YERÇEKİMİ’Nİ DEVİRİRKEN ZORLANMIYOR
Havva (Eve) adı verilmiş Liv Tyler ile vefat eden eşi ve Tommy Lee Jones’un oynadığı ölen babasının devreye girebildiği karamsar bir uzay macerası var temelde. Bunun arka planında olup bitenler de içsesin çekiciliğiyle destekleniyor. Çokça da ses kurgusu ve müziğin birlikteliği tatmin ediyor. Alternatif Alman piyanist Max Richter’in ezgileri filmi başka bir entelektüel boyuta taşıyor. Adeta bir hipnoz ve operaya açılmasına, Tarkovsky ve Malick’le anılmasına destek oluyor.
Pitt’in fazlaca devreye girse de boş konuşmadan aslında bir aile öyküsünü hikaye kurgusunu delik deşik ederek vurguladığı gözüküyor. Bu da büyük oranda “Yıldızlara Doğru”yu sinema seyirliğine dönüştürüyor. İşlenen meselese ise evrensel bir baba-oğul ilişkisinden ziyade, Hıristiyanlıkta geçen baba-oğul-kutsal ruh birlikteliğine kadar uzanıyor. Bunun devamında son noktanın ‘aile için’ konmasıyla ‘muhafazakar’ olduğuna dair tartışmalara gebe olabilecek sıradan bir dramatik yapı kuruluyor. Bu durum da ister istemez James Gray’in klasik bir uzay macerasından, “Marslı” (“The Martian”, 2015) ve “Yerçekimi”nden (“Gravity”, 2013) uzakta konumlandığını gösteriyor.
‘SOLARIS’ GİBİ BAŞLAYIP ‘FLIGHT TO MARS’A KAYIYOR
Mars’a yolculuk zamanla bir ruhsal arınmaya dönüşüyor. “Yıldızlara Doğru”da Pitt’in zihninde dolaşıp bellek yolculuğu-kahramanlık hikayesi arasında gidip gelen bir yaklaşım var. Bu durum ister istemez karşımıza görsel efektlerinden setlerine kadar iyi dokunmuş bir tür filmi çıkarıyor. Ama filmin başını, sonunu ve bütününü düşününce genel anlamda klasik bir ‘uzay macerası’ gibi tamamlandığı söylenebilir.
“Görevimiz: Mars”ı (“Mission: Mars”, 2000), “Marslı”yı, “Kırmızı Gezegen”i (“Red Planet” 2000) yıkan filmin, belki de kült “Ghosts of Mars” (2001) ve Mars filmlerinin ‘Twilight’ı “Bu Dünyanın Dışında” (“Space Between Us”, 2017) ile rekabete girdiği söylenebilir. Bu da büyük oranda ‘Mars macerası filmi’ olarak aslında ruhsal başlasa da, şiirsel ve hipnotik uzay gotiği “Solaris” ile klasik “Flight to Mars”ın (1951) yolunu fazlasıyla ortada kalmış bir şekilde birleştiriyor.
GRAY İÇİN BÜYÜK, DÜNYA İÇİN KÜÇÜK BİR ADIM
“Yıldızlara Doğru”, stüdyoların beklentilerini karşılayan bir film değil. Ama “İki Aşık” (“Two Lovers”, 2008) dışındaki tüm James Gray yapıtları için söylediğimiz: ‘İyi çekilmiş, bir yaklaşımı var, kendi halinde ama zihinlere kazınmayacak’ düşüncesiyle sinemayı terk ediyoruz.
Yönetmenin kendi “2001: Bir Uzay Yolu Macerası”nı (“2001: A Space Odyseey”, 1968) yaratma sevdası ikinci kısımda devre dışı kalıyor. Bu konuda De Palma’nın “Görevimiz: Mars”ı kadar olmamış bir hava ve bir sıkıcılık destanı deneyimlemesek de…
KEREM AKÇA’NIN VİZYON FİLMLERİ İÇİN YILDIZ TABLOSU:
ABIGAIL: 4
AKILLARA SEZA: 2.9
ANNABELLE 3: 4.5
ARKADAŞIMIN AŞKI (AMOUREUX DE MA FEMME): 3.4
ASLAN KRAL (THE LION KING): 5.9
BİR ZAMANLAR HOLLYWOOD’DA (ONCE UPON A TIME IN HOLLYWOOD): 6
BOZKIR: 3.2
DÜZENBAZLAR KULÜBÜ (BILLIONAIRE BOYS CLUB): 5
ELEKTRİK SAVAŞLARI (THE CURRENT WAR): 7.5
ELVEDA OĞLUM (SON LONG, MY SON): 5.8
EŞ ANLAMLILAR (SYNONYMES): 3.8
GECE KUŞU (LATE NIGHT): 3.6
GLORIA BELL: 5.5
HANGİ KADIN: 6
HIZLI VE ÖFKELİ: HOBBS VE SHAW: 4.5
IRON SKY 2: 5.4
JOHN WICK 3: 6.3
KIYAMET DENEYİ: APORIA: 3.4
KIZ KARDEŞLER: 5.1
KOD ADI: ANGEL (ANGEL HAS FALLEN): 3.8
KOLEJ HAVASI: 4.9
KONUŞAN HAYVANLAR: 2
KORKU HİKAYELERİ (SCARY STORIES TO TELL IN THE DARK): 5.2
KRİPTO VURGUN (CRYPTO): 2.5
KÜÇÜK BEYAZ YALANLAR 2 (NOUS FINIRONS ENSEMBLE): 2.5
NEW YORK’TA YAĞMURLU BİR GÜN (A RAINY DAY IN NEW YORK): 5.2
O BÖLÜM 2 (IT CHAPTER TWO): 4.2
RİTÜEL (MIDSOMMAR): 8.3
SADIK BİR ADAM: 5.5
SAR BAŞA: 1.8
SESİNDE AŞK VAR: 4.5
SIR TUTABİLİR MİSİN? (CAN YOU KEEP A SECRET?): 3.1
SİCCİN 6: 5.7
VAHŞET OYUNU (FRAMED): 5.2
YULI: 6.8
YUVAYA DÖNÜŞ: 2.8
YÜZLEŞME (GRACE A DIEU): 2.4
ZAVALLI (PITY): 6.8