SANAT FİLMİ MEMURU HAVANA'DAN BİLDİRİYOR
06/03/2015 - Habertürk
|
FİLMİN NOTU: 3.1
|

2000'lerin en çok şişirilen yönetmenlerinden, Altın Palmiye'li Laurent Cantet, bir kez daha kurgucusu Robin Campillo'nun yönettiği yapıtların altında kalan bir işe imza atıyor. "Havana'ya Dönüş", sadece konuşmalardan inşa edilip yalapşap kurgulanmış, gevezelikte sınır tanımayan teatral bir sanat filmi. Yedi ürünlü Cantet filmografisinin en üst iki sırasına yerleşen "İş Yok Zaman Çok" ve "Güneye Doğru"yla baş edebilecek yetkinliği gösteremiyor.
1997'de "Les Sanguinaires" ile sinemaya girdi Laurent Cantet. Kısa sürede Pierre Milon'un sinematografisi ve Robin Campillo'nun kurgusu ile klasik Fransız sanat sineması damarının safkan isimlerinden birine dönüştü. Bu artık kabak tadı veren geleneğin ucunu 70'lerden sonra bu alanda işi seri üretime bağlayan, ağır tempo sarhoşluğuna kapılan yönetmenlere kadar götürebiliriz. Siz deyin Bertrand Tavernier, biz diyelim Claude Miller...
HEDEF TOPLULUĞUN FİLMİNİ YAPMAK
1980'ler Haiti'si, 1950'ler Kanada'sı veya günümüz Fransa'sı fark etmeksizin onun esas hedefi bir topluluğun filmini yapmak oldu genelde. Ele aldığı karakterler, çoğunlukla sabit açıyla gözlemlendi. Orta planlar öne çıktı. Baskın diyalog ve gerçekçilik anlayışı sanki De Sica ile Rohmer'i bir araya getirmiş gibiydi. Esas omurga ise fazlasıyla Fransız idi, hem de en sıkıcı olanından...
Göçebe bir insan kaynakları yöneticisini anlatan "İnsan Kaynakları"nda ("Resources Humaines", 1999) 30 sene sonra babasının çalıştığı fabrikaya gelen bir adamdır konu. Ama esas hedef orada çalışan işçileri gözlemlemektir. Açı-karşı açı tekniği ile karşımıza çıkarılan Franck bir piyondur. "Sınıf"ta ("Entre les Murs", 2008) öğretmen François Marin'in gözünden bir öğretmen-öğrenci ilişkisi akar. Paris'in ırkçı mahallesi üzerinden 'alegorik' bir yorum yapmaktır amaç...
SORUNSUZ FİLMLERİ VAR
Zaman, mekan farkı önemli değildir onun için. Belki "İş Yok Zaman Çok" ("L'Emploi du Temps", 2001) ve "Güneye Doğru" ("Vers le Sud", 2005) haricinde kamerasını 'belgeselci' bir eğilimle kullanır Cantet. Zaten sanat filmi memurluğu yapmasının da sebebi budur. Bence tek bir bireye odaklandığında, haleti ruhiyeyle sabit kamerayı birleştirdiğinde, bir Charlotte Rampling bir Aurelien Recoing bulduğunda eli yüzü düzgün işlere imza atabiliyor.
"Havana'ya Dönüş"te ("Retour à Ithaque", 2014) ise Madrid'deki sürgünden Havana'ya dönen Amadeo ile dört arkadaşının sonu gelmeyen muhabbetine odaklanıyor. Arka planına Havana'yı alan eser, sinema özürlü 'spesifik bir zaman dilimine sıkışan diyalogdan ibaret film' şablonuna bağlı kalıyor. Kameraya alınmış tiyatro izlenimi bırakan "Sınıf"ın modelini akla getiriyor. En iyimser yorumla 'vasat' denebilecek geveze sanat filmi 95 dakika olduğuna şükrettiğimiz bir sakillikle yüzleşiyor.
SİNEMA YÜZEYİNDE DEĞERSİZ
Cantet, bir kez daha kurgucusu Robin Campillo'nun altında bir iş çıkarıyor. Onun "Geri Döndüler" ("Les Revenants", 2004) ve "Doğulu Çocuklar" ("Eastern Boys", 2013) ile zombi filmi ve eşcinsel ilişki filmine 'minimalist' sıfatını ekleme becerisini unutmak kolay değil. Zeki hamlelerle ve katmanlı senaryolarla sıkıcı Fransız sinemasının kalıplarını yıkmak Campillo'nun yönetmenliğinde gayet tutarlı durabiliyor.
Öte yandan yönetmenin diyaloğa yüklenme hamlesi, fazlasıyla özenti ve aceleci duruyor. Bu da birbirini kucaklayarak ve ağlayarak izlenecek filmin, politik ve felsefi arka planını sinema yüzeyinde değersiz kılıyor. Cantet, Havana ya da Küba Belediyesi için aynen bir önceki yapıtında Kanada için yaptığı gibi, ısmarlama bir sanat filmi çekmiş sanki. Toplama ekip samimiyeti baltalıyor.
1997'de "Les Sanguinaires" ile sinemaya girdi Laurent Cantet. Kısa sürede Pierre Milon'un sinematografisi ve Robin Campillo'nun kurgusu ile klasik Fransız sanat sineması damarının safkan isimlerinden birine dönüştü. Bu artık kabak tadı veren geleneğin ucunu 70'lerden sonra bu alanda işi seri üretime bağlayan, ağır tempo sarhoşluğuna kapılan yönetmenlere kadar götürebiliriz. Siz deyin Bertrand Tavernier, biz diyelim Claude Miller...
HEDEF TOPLULUĞUN FİLMİNİ YAPMAK
1980'ler Haiti'si, 1950'ler Kanada'sı veya günümüz Fransa'sı fark etmeksizin onun esas hedefi bir topluluğun filmini yapmak oldu genelde. Ele aldığı karakterler, çoğunlukla sabit açıyla gözlemlendi. Orta planlar öne çıktı. Baskın diyalog ve gerçekçilik anlayışı sanki De Sica ile Rohmer'i bir araya getirmiş gibiydi. Esas omurga ise fazlasıyla Fransız idi, hem de en sıkıcı olanından...
Göçebe bir insan kaynakları yöneticisini anlatan "İnsan Kaynakları"nda ("Resources Humaines", 1999) 30 sene sonra babasının çalıştığı fabrikaya gelen bir adamdır konu. Ama esas hedef orada çalışan işçileri gözlemlemektir. Açı-karşı açı tekniği ile karşımıza çıkarılan Franck bir piyondur. "Sınıf"ta ("Entre les Murs", 2008) öğretmen François Marin'in gözünden bir öğretmen-öğrenci ilişkisi akar. Paris'in ırkçı mahallesi üzerinden 'alegorik' bir yorum yapmaktır amaç...
SORUNSUZ FİLMLERİ VAR
Zaman, mekan farkı önemli değildir onun için. Belki "İş Yok Zaman Çok" ("L'Emploi du Temps", 2001) ve "Güneye Doğru" ("Vers le Sud", 2005) haricinde kamerasını 'belgeselci' bir eğilimle kullanır Cantet. Zaten sanat filmi memurluğu yapmasının da sebebi budur. Bence tek bir bireye odaklandığında, haleti ruhiyeyle sabit kamerayı birleştirdiğinde, bir Charlotte Rampling bir Aurelien Recoing bulduğunda eli yüzü düzgün işlere imza atabiliyor.
"Havana'ya Dönüş"te ("Retour à Ithaque", 2014) ise Madrid'deki sürgünden Havana'ya dönen Amadeo ile dört arkadaşının sonu gelmeyen muhabbetine odaklanıyor. Arka planına Havana'yı alan eser, sinema özürlü 'spesifik bir zaman dilimine sıkışan diyalogdan ibaret film' şablonuna bağlı kalıyor. Kameraya alınmış tiyatro izlenimi bırakan "Sınıf"ın modelini akla getiriyor. En iyimser yorumla 'vasat' denebilecek geveze sanat filmi 95 dakika olduğuna şükrettiğimiz bir sakillikle yüzleşiyor.
SİNEMA YÜZEYİNDE DEĞERSİZ
Cantet, bir kez daha kurgucusu Robin Campillo'nun altında bir iş çıkarıyor. Onun "Geri Döndüler" ("Les Revenants", 2004) ve "Doğulu Çocuklar" ("Eastern Boys", 2013) ile zombi filmi ve eşcinsel ilişki filmine 'minimalist' sıfatını ekleme becerisini unutmak kolay değil. Zeki hamlelerle ve katmanlı senaryolarla sıkıcı Fransız sinemasının kalıplarını yıkmak Campillo'nun yönetmenliğinde gayet tutarlı durabiliyor.
Öte yandan yönetmenin diyaloğa yüklenme hamlesi, fazlasıyla özenti ve aceleci duruyor. Bu da birbirini kucaklayarak ve ağlayarak izlenecek filmin, politik ve felsefi arka planını sinema yüzeyinde değersiz kılıyor. Cantet, Havana ya da Küba Belediyesi için aynen bir önceki yapıtında Kanada için yaptığı gibi, ısmarlama bir sanat filmi çekmiş sanki. Toplama ekip samimiyeti baltalıyor.