JIM SHERIDAN: 'KADDAFI'NİN FİLMİNİ YAPMAK İSTİYORUM'
29/3/2017 - Habertürk
|

1930’lar Belfast’ında haksızlığa uğrayan ve akıl hastanesine düşen Rose McNulty’nin acılarını flashbacklerle anlatan “Saklı Kalanlar” (“The Secret Scripture”), usta yönetmen Jim Sheridan’ın ülkesi İrlanda’ya dönüşünü müjdeliyor. 1990’larda “Babam İçin” ve “Sol Ayağım” ile Oscar’a aday olan yönetmenle filmin dünya prömiyerinin yapıldığı, Eylül’de düzenlenen 41. Toronto Film Festivali’nde bir araya geldik. Film Türkiye’de ilk kez 5-15 Nisan arasında düzenlenecek 36. İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek.
‘KORKU EVİ’Nİ ÇEKMEK BİR HATAYDI’
İrlanda’daki köklerinize dönmeniz iyi olmuş. Mara ile Redgrave de aynı karakterin farklı dönemlerine yakışmış. Bu kararı nasıl verdiniz?
Amerikan filmlerimden daha ‘gerçek’ hissettiriyor. Vanessa çok iyiydi. Rooney de… Zor bir mesele idi. Katolik kilisesinin gücü her yerde çok tehlikeli. Türkiye’deki herhangi bir olayı hatırlattı mı size?
Benzerlik taşıyor ülkemizle. Din olunca elbette akla bazı örnekler geliyor.
İnsanoğlu bu yöne kayarken arkada saklanan olayların kurmaca potansiyelini görmezden gelmemeliyiz. Çok tuhaf. Kurmacanın gücü, IRA, intihar bombacılığı veya açlık grevi fark etmeksizin dünyadaki ahlak anlayışını da değiştiriyor. Ama duygusal bir film yapmak istedim. Bir rahip kendi görevine odaklanıyor ve aşka kayıyor.
90’lar yükseliş döneminizdi. “Babam İçin” (1993), “Boksör” (1997) derken farkınızı ortaya koydunuz. O çıkıştan sonra ABD’ye gidip oraya dair hikayeler anlatmanızın özel bir sebebi var mı?
Oradan bir hikaye çıkarmak istemiştim. Öykü olarak ‘zorlayıcı’ şeyler yapma derdindeyim. “Korku Evi”ni (“Dream House”, 2011) çekmek bir hataydı. Fazla ticari bir işti. Ama yeni bir şeyler denemek istiyorum. İrlanda’da da fazlaca projem var şu anda.
‘KADDAFI’NİN FİLMİNİ YAPMAK İSTİYORUM’
Daha ziyade 90’lar konuşuluyor kariyerinizde. Kızınız Kirsten da sizle çok farklı bir yol izlese de bambaşka bakış açısıyla dikkat çekti. “Disko Domuzları” (2001) ve “Kalbini Dinle”de (2007) ilginç işler çıkardı. Onunla ilgili ne düşünüyorsunuz? Yoksa sizin ailenin soyu sinemacılığı mı işaret ediyor?
Doğrudur. Kirsten’ın üç çocuğu olması dezavantajı. Amy Winehouse ile ilgili bir film yapmak istiyor. Çok iyi bir yazar. Yaşamını o meslekten kazanıyor. Onun işlerinden, kaleminden etkileniyorum. Filmlerini de seviyorum.
Daniel Day-Lewis, 80’lerde parlayan bir yıldız olsa da sizin filminiz “Sol Ayağım” ile Oscar’a uzandı. Oyuncunun bugünkü kariyerini ve Oscar’ın unutulmazı olmasını nasıl yorumlarsınız?
Doğru. Müthiş bir kişilik ve olağanüstü bir oyuncu. Onunla iyi anlaşıyordum. Daniel ile başka filmler de yapmayı isterim. Zaman olursa bir araya geliriz. Bir konu bulamadım.
İrlanda’da bulursunuz.
Belki de. Kaddafi’nin son dönemini ele alan film yapmak istiyorum.
Daniel Day-Lewis mi oynayacak?
Yok oraya giden İngiliz adamı canlandıracak.
Onu kim oynayacak?
Bilmiyorum. Çok zor soru. Kaddafi çok çılgındı. Onun hayatını ele almak ilginç olacak.
‘İRLANDA SİNEMASININ GENÇ KUŞAĞINDA UMUT VAR’
80’li 90’lı yıllarda İrlanda sinemasında Neil Jordan ile birlikte çok önemli figürlerdiniz. Ama bugünlerde, son 10 senede bambaşka bir kuşak çıkmaya başladı. John Carney, Martin McDonagh, Lenny Abrahamson gibi isimler uluslararası üne de kavuştu.
Sonunda. Neil ile yalnız kalmıştık bir ara. Ama bundan tam olarak sekiz yıl önce farklı işler yapan taze yetenekler çıktı. Çok iyi. Carney’nin “Once”ını (2007), Abrahamson’ın “Gizli Dünya”sını (“Room”, 2015) beğendim. Aynı zamanda Küba’da geçmesine karşın Paddy Breathnach’ın “Viva”sını (2015) da sevdim.
Evet doğru. İlk dokuza girse de Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına aday olma şansını son anda yitirmişti.
Martin McDonagh zaten iyi. Bu durum çok hoşuma gidiyor. İkinci bir kuşak geliyor sanki.
“Saklı Kalanlar”da Andrey Zvyagintsev’in filmleriyle bilinen, Rus ekolünden görüntü yönetmeni Mikhail Krichman ile çalıştınız. Bu beklenmedik tercihi neye bağlayabiliriz?
Olağanüstüydü. Çok iyi bir görüntü yönetmeni. Bence film güzel gözüküyor. Sence de öyle değil mi?
Kariyerinizin görsel açıdan farklı bir tarafa kaymasına yol açmış.
Ruslar genelde kameranın ve kadrajların sabit bir şekilde hareket etmeden durmasını ister. O da bu ekolden. Çok zeki bir kameraman. Mükemmel.