KIŞKIRTICI YÖNETMENLİK, YARIM BAŞARI
16/01/2015 - Habertürk
|
FİLMİN NOTU: 4.8 |

Genç bir baterist ile
gıcık bir öğretmenin iletişimine odaklanan “Whiplash”, Damien Chazelle gibi
müzik-sinema ilişkisinden farklı bir estetik çıkarma, bir koreografi yaratma
arzusundaki yönetmeniyle heyecan aşılıyor... Hedeflerine ulaşmak isterken film
gramerinin en temel kurallarına sıkışsa da, ses miksajı-ses kurgusu birlikteliğinin
bıraktığı lezzetli anlarla ve J.K. Simmons’ın karakter kavrama becerisiyle
ayakta kalıyor.
Yedinci sanatta öğretmen-öğrenci ilişkisi filmlerini biliriz. Bu konuda genelde duygusal öğeler öne çıksa da, siyasi, romantik ve müzikle ilişkili denemeler de olmuştur. Amerikan bağımsız sinemasında Anna Boden-Ryan Fleck ikilisinin “Yarım Öğretmen”i (“Half Nelson”, 2006) bu alanda son yıllarda üretilmiş en başarılı filmdir. 2014’ün Sundance Film Festivali galibi “Whiplash” (2014) olabildiğince fiyakalı durarak bu tahta kurulmaya çalışıyor. Ama müzik-sinema ilişkisi söz konusu olduğunda “Kalbini Dinle” (“August Rush”, 2007) kadar becerikli bir güncel denemeye dönüşemiyor.
Bir caz trompetçisinin siyah-beyaz çekilmiş olağandışı yolculuğunu perdeye taşıyan “Guy and Madeleine on a Parc Bench”in (2009) yönetmeni Damien Chazelle, ikinci uzun metrajında 2.35:1 oranında stilize bir denemeye imza atıyor. New York’taki bir konservatuvarda Miles Teller (Andrew) ile J.K. Simmons (Fletcher) arasındaki hırs, toyluk, güç, küçük düşürme, irade ve daha nicesini bulunduran psikolojik çekişmeye, eğitim sürecine bakıyor.
‘BÜTÜN O CAZ’LA AKRABALIK BAĞLARI
Girizgahta müzik okulunun bir odasında bateristlik kariyerini icra edecek, özgüven eksikliği taşıyan Andrew’u görüyoruz. Uzaktan alınan genel planla beliren bir yalnızlık portresi bu sanki… Devamında içeriye girmemizle ‘halüsinasyon mu, gerçek mi?’ dedirten, söylediği şeylerin her hecesine dikkat eden ‘caz ustası öğretmen’ dikiliyor karşımıza. ‘Böyle yap, şöyle yap’ diyen, sonrasında ise kaybolup bir anda yeniden belirebilen bu ‘dediğim dedik’ adam sinir bozucu, herkesin tüylerini diken diken ediyor.
Andrew ve Fletcher gerçek gibi duran bir usta-çırak ilişkisinin iki bireyiler. Yönetmen de onları kavrama adına aslında dramatik açıdan bildik sinema numaralarıyla yola çıkıyor. Elbette araya giren kararma-açılma efektleri, ‘sahne korkusu’nu yansıtırken, yavaş yavaş açılan ışıkları, karanlığı beyaza doğru götürme arzusunu besliyor. Hip hop kurgunun yer yer devreye girmesi Bob Fosse’un “Bütün O Caz”daki (“All That Jazz”, 1979) karamsarlığını ortaya koyuyor. Zaten “Whiplash”in dokusu, Fosse’un filminin perdelerle ilişki kuran iç mekan atmosferini ve renk paletini akla getiriyor.
GRAMERİN EN TEMEL KURALLARINDA KALIYOR
Ama film, 70’lerde çekilse anlayabiliriz. Andrew’u sınıfta herkesin ortasında rezil ederken bizi de sinir krizine sürüklemenin albenisi bütüne yayılamıyor. “Rififi” (“Du Rififi Chez Les Hommes”, 1950) izlemeye gidilen sekansın, onun devamında bir kız arkadaş edinme hamlesinin ve Nicole adlı karakterin yapaylığı gözlerden kaçmıyor.
Chazelle, sanki ‘gergin olunca yakın plan alınır’, ‘yaralı olunca bakış açısı planı alınır’, ‘psikoloji bozulunca ara veya detay plan attırırız’ gibi çok basit şeylerin üzerine gidiyor bir yerden sonra. Sinema dilinin en temel kurallarında tıkanıp kalıyor. Gelenekselin dışına çıkacak esnekliği sergileyemiyor. Film gramerinden kendi payına olgun bir koreografi, bir kurgu bütünü, bir görsel yapı çıkartamıyor.
STİLİZE ESTETİK AMACINA ULAŞIYOR MU?
İlk kez film izlemiş kişileri hedeflerken Leone, Mann gibi benzer estetiği yapan yönetmenlerle yarışamıyor. Usta-çırak ya da öğretmen-öğrenci ilişkisinde açı-karşı açı tekniğini yansıtmak plan-ölçek kullanımı açısından değersiz değil. Detay ve ara planlar bir ahenge sahip. Ama bu temelin inşa süreci için çok uğraşılmamış. Böyle olunca da iyi niyetine karşın ana omurgasında sorunlar yaşayan ve kimi hamleleri basit durabilen bir eser ürüyor.
Sözgelimi ‘ana karakterin başarı hikayesini anlatırken ‘öznel’ durma arzusuna karşın onun yer almadığı sınıf sahneleri nasıl açıklanabilir?’, ‘her şeyi bilinçli olarak dağınık hale getirmek bir çözüm olabilir mi?’ gibi sorular tartışmaya açık. “Whiplash”, bir şarkıdan yola çıkarken öğretmen-öğrenci ilişkisi filmleri arasına, bunların müzik okulu versiyonu olarak ekleniyor. Sanki “Trompetli Adam” (“Young Man With a Horn”, 1950), “Bird” (1988) gibi klasik caz müzisyeni biyografilerine başka bir şekil veriyor.
J.K. SIMMONS VE SES ÇALIŞMASI
J.K. Simmons, tecrübeli, gıcık ve rezil etme potansiyeline sahip öğretmeni ise ders verme adına her harfini, yaptığı her şeyi düşünerek perdeye yansıtıyor. Hiçbir es vermeden kalıcı monologlarla, ses tonuyla o sinir olunan suratıyla aklımıza kazıyor. Kellik bir yana ağlamaya kadar uzanan otoriter bakış, kendi başına gitseydi “Whiplash” daha tutarlı durabilirdi.
Bu haliyle Miles Teller’ın üzerine kurulu ve seyirciyi hedefleyen geleneksel bir başarı-irade hikayesinin göstermelik samimiyetinin ötesine geçemiyor. Kulağımızı sağır etme potansiyeline sahip detaycı ses miksajı ve ses kurgusu çalışması ise enfes! Başta büyük prodüksiyonlarda çalışmış ses kurgucusu Lauren Hadaway olmak üzere bütün ses departmanı işine çok iyi çalışmış. Kurgucu da buna destek olmuş.
Yedinci sanatta öğretmen-öğrenci ilişkisi filmlerini biliriz. Bu konuda genelde duygusal öğeler öne çıksa da, siyasi, romantik ve müzikle ilişkili denemeler de olmuştur. Amerikan bağımsız sinemasında Anna Boden-Ryan Fleck ikilisinin “Yarım Öğretmen”i (“Half Nelson”, 2006) bu alanda son yıllarda üretilmiş en başarılı filmdir. 2014’ün Sundance Film Festivali galibi “Whiplash” (2014) olabildiğince fiyakalı durarak bu tahta kurulmaya çalışıyor. Ama müzik-sinema ilişkisi söz konusu olduğunda “Kalbini Dinle” (“August Rush”, 2007) kadar becerikli bir güncel denemeye dönüşemiyor.
Bir caz trompetçisinin siyah-beyaz çekilmiş olağandışı yolculuğunu perdeye taşıyan “Guy and Madeleine on a Parc Bench”in (2009) yönetmeni Damien Chazelle, ikinci uzun metrajında 2.35:1 oranında stilize bir denemeye imza atıyor. New York’taki bir konservatuvarda Miles Teller (Andrew) ile J.K. Simmons (Fletcher) arasındaki hırs, toyluk, güç, küçük düşürme, irade ve daha nicesini bulunduran psikolojik çekişmeye, eğitim sürecine bakıyor.
‘BÜTÜN O CAZ’LA AKRABALIK BAĞLARI
Girizgahta müzik okulunun bir odasında bateristlik kariyerini icra edecek, özgüven eksikliği taşıyan Andrew’u görüyoruz. Uzaktan alınan genel planla beliren bir yalnızlık portresi bu sanki… Devamında içeriye girmemizle ‘halüsinasyon mu, gerçek mi?’ dedirten, söylediği şeylerin her hecesine dikkat eden ‘caz ustası öğretmen’ dikiliyor karşımıza. ‘Böyle yap, şöyle yap’ diyen, sonrasında ise kaybolup bir anda yeniden belirebilen bu ‘dediğim dedik’ adam sinir bozucu, herkesin tüylerini diken diken ediyor.
Andrew ve Fletcher gerçek gibi duran bir usta-çırak ilişkisinin iki bireyiler. Yönetmen de onları kavrama adına aslında dramatik açıdan bildik sinema numaralarıyla yola çıkıyor. Elbette araya giren kararma-açılma efektleri, ‘sahne korkusu’nu yansıtırken, yavaş yavaş açılan ışıkları, karanlığı beyaza doğru götürme arzusunu besliyor. Hip hop kurgunun yer yer devreye girmesi Bob Fosse’un “Bütün O Caz”daki (“All That Jazz”, 1979) karamsarlığını ortaya koyuyor. Zaten “Whiplash”in dokusu, Fosse’un filminin perdelerle ilişki kuran iç mekan atmosferini ve renk paletini akla getiriyor.
GRAMERİN EN TEMEL KURALLARINDA KALIYOR
Ama film, 70’lerde çekilse anlayabiliriz. Andrew’u sınıfta herkesin ortasında rezil ederken bizi de sinir krizine sürüklemenin albenisi bütüne yayılamıyor. “Rififi” (“Du Rififi Chez Les Hommes”, 1950) izlemeye gidilen sekansın, onun devamında bir kız arkadaş edinme hamlesinin ve Nicole adlı karakterin yapaylığı gözlerden kaçmıyor.
Chazelle, sanki ‘gergin olunca yakın plan alınır’, ‘yaralı olunca bakış açısı planı alınır’, ‘psikoloji bozulunca ara veya detay plan attırırız’ gibi çok basit şeylerin üzerine gidiyor bir yerden sonra. Sinema dilinin en temel kurallarında tıkanıp kalıyor. Gelenekselin dışına çıkacak esnekliği sergileyemiyor. Film gramerinden kendi payına olgun bir koreografi, bir kurgu bütünü, bir görsel yapı çıkartamıyor.
STİLİZE ESTETİK AMACINA ULAŞIYOR MU?
İlk kez film izlemiş kişileri hedeflerken Leone, Mann gibi benzer estetiği yapan yönetmenlerle yarışamıyor. Usta-çırak ya da öğretmen-öğrenci ilişkisinde açı-karşı açı tekniğini yansıtmak plan-ölçek kullanımı açısından değersiz değil. Detay ve ara planlar bir ahenge sahip. Ama bu temelin inşa süreci için çok uğraşılmamış. Böyle olunca da iyi niyetine karşın ana omurgasında sorunlar yaşayan ve kimi hamleleri basit durabilen bir eser ürüyor.
Sözgelimi ‘ana karakterin başarı hikayesini anlatırken ‘öznel’ durma arzusuna karşın onun yer almadığı sınıf sahneleri nasıl açıklanabilir?’, ‘her şeyi bilinçli olarak dağınık hale getirmek bir çözüm olabilir mi?’ gibi sorular tartışmaya açık. “Whiplash”, bir şarkıdan yola çıkarken öğretmen-öğrenci ilişkisi filmleri arasına, bunların müzik okulu versiyonu olarak ekleniyor. Sanki “Trompetli Adam” (“Young Man With a Horn”, 1950), “Bird” (1988) gibi klasik caz müzisyeni biyografilerine başka bir şekil veriyor.
J.K. SIMMONS VE SES ÇALIŞMASI
J.K. Simmons, tecrübeli, gıcık ve rezil etme potansiyeline sahip öğretmeni ise ders verme adına her harfini, yaptığı her şeyi düşünerek perdeye yansıtıyor. Hiçbir es vermeden kalıcı monologlarla, ses tonuyla o sinir olunan suratıyla aklımıza kazıyor. Kellik bir yana ağlamaya kadar uzanan otoriter bakış, kendi başına gitseydi “Whiplash” daha tutarlı durabilirdi.
Bu haliyle Miles Teller’ın üzerine kurulu ve seyirciyi hedefleyen geleneksel bir başarı-irade hikayesinin göstermelik samimiyetinin ötesine geçemiyor. Kulağımızı sağır etme potansiyeline sahip detaycı ses miksajı ve ses kurgusu çalışması ise enfes! Başta büyük prodüksiyonlarda çalışmış ses kurgucusu Lauren Hadaway olmak üzere bütün ses departmanı işine çok iyi çalışmış. Kurgucu da buna destek olmuş.