'ELTİLERİN SAVAŞI': AİLE KOMEDİSİNE ALTERNATİF ŞABLON ARAYIŞI SÜRÜYOR
FİLMİN NOTU: 5.1
|
“Görümce”nin başrol oyuncusu/senaristi ile “Aykut Enişte”nin yönetmeni bir araya geliyor. “Eltilerin Savaşı”, ‘aile komedisi’ alt türündeki alternatif formül yaratma arayışına ‘eltilerin rekabet komedisi’ni ekliyor. Belli eksikleri olsa da türünde Özay-Dizdar’ın uyumuyla matrak bir filme dönüşüyor.
‘GÖRÜMCE KOMEDİSİ’NİN YARATICISIYLA ‘ENİŞTE KOMEDİSİ’NİN YÖNETMENİ BULUŞUYOR
Yeşilçam’da aile komedilerine fazlasıyla alışığız. Bunlar içerisinde özellikle o 70’li 80’li yılların unutulmazları da değerli hale geliyor. Adile Naşit, Münir Özkul, Tarık Akan gibi isimlerin bir ekibe malzeme olduklarını biliriz. Ama tabuları yıkmak, sınırları zorlamak söz konusu olduğunda aslında öyle bir vizyonumuzdan söz edemeyiz.
“Görümce” (2016), “Aile Arasında” (2017) bu konuda alternatif yollar aradı. Onur Bilgetay ise “Aykut Enişte” (2019) ile ana akım estetiğe hakimiyetiyle görümceye kardeş olarak gelen bir samimiyet sunmuştu. Gupse Özay ile Bilgetay’ın, yani ‘enişte komedisi’nin yönetmeniyle ‘görümce komedisi’nin oyuncu-yaratıcısının bir araya gelmesi şaşırtmıyor.
GUPSE ÖZAY YAVAŞ YAVAŞ SİNEMA KİMLİĞİNİ ÇÖZÜYOR
Bu durum için de aslında fazlasıyla renkli yapım tasarımının ötesinde ekran bölme tekniğini de kullanabilen kurgu tercihleri keyif veriyor. Gupse Özay, ‘Deliha’nın ilk bölümündeki gibi zorlama hallerinden çıkmış. Burada TV’den bilinen kendi kalitesini taşıyan, rekabete girerken bunu inandırıcı yapabilen bir tipleme olmuş.
Filmin belki ekranın üzerine yapıştırılan ve hayali öğe olarak konulan bölümleri fazla camp duruyor. O anlamda bir “Görümce”deki yaratıcılık, Kıvanç Baruönü zekası yok. Ama en büyük avantaj Erkan Erdem’e kurguyu emanet etmek olmuş. Barış Diri’nin besteleri de fark yaratıyor. Genel anlamda ülkemizde muhafazakar aile kurumunda olup bitenleri çok iyi eleştiren bir film izliyoruz. Daha önce bambaşka bir tiplemenin mizahını görmüştük, ama eltiler devreye sokulmamıştı.
ELTİLERİN REKABET KOMEDİSİ
“Görümce”de Özay ile Eda Ece arasında görümce-gelin rekabeti üzerinden yürüyen bir mizah anlayışı vardı. Ona benzer bir yoldan yürünüyor. Bilgetay-Özay ikilisi ‘aile komedisi’nin alt türündeki boşluğu iyi dolduruyor.
Rekabete girilen Merve Dizdar’ın da uyumundan söz etmek gerek. Birinin daha delişmen ve arıza, diğerinin daha sakin ve sinsi olarak tasarlandığı bir dünya var. Bunların birbirlerinin ayağını kaydırma arayışından eşlerinin bile haberi olmaması ise çekişmenin ilginçliğini arttırıyor. Filmin kahkaha attırma potansiyelinin arkasında bu ikilinin uyumu var.
YAN OYUNCULAR NASIL?
Ferit Aktuğ ve Uraz Kaygılaroğlu aslında belli oranda Dizdar-Özay'ın önüne çıkmamak için kasmışlar. Ama bir ‘eltilerin rekabeti komedimiz’ de var diyebiliriz artık. Gerçekten atışmaların fazlasıyla eğlenceli olabilmesi, bu türde aranan beceriyi canlandırıyor. Belki biraz final kesilebilirmiş, ama onun olası devam filmi için mizaha kaydığı da gözden kaçmamalı!
Füsun Demirel, Kubilay Tuncer de bu deliliğe eşlik ediyor. Büyük oranda da işin ucunu meşaleyle tura çıkmaya kadar giden çılgınlık ve yaratıcılık gerçekten de ailelerin evliliğe, çocuk yapmaya, hamileliğe yaklaşımını ince ince ti’ye alıyor. Özay’ın dinamik metni bu açıdan mizahın altını da doldurmayı beceriyor.
‘GÖRÜMCE KOMEDİSİ’NİN YARATICISIYLA ‘ENİŞTE KOMEDİSİ’NİN YÖNETMENİ BULUŞUYOR
Yeşilçam’da aile komedilerine fazlasıyla alışığız. Bunlar içerisinde özellikle o 70’li 80’li yılların unutulmazları da değerli hale geliyor. Adile Naşit, Münir Özkul, Tarık Akan gibi isimlerin bir ekibe malzeme olduklarını biliriz. Ama tabuları yıkmak, sınırları zorlamak söz konusu olduğunda aslında öyle bir vizyonumuzdan söz edemeyiz.
“Görümce” (2016), “Aile Arasında” (2017) bu konuda alternatif yollar aradı. Onur Bilgetay ise “Aykut Enişte” (2019) ile ana akım estetiğe hakimiyetiyle görümceye kardeş olarak gelen bir samimiyet sunmuştu. Gupse Özay ile Bilgetay’ın, yani ‘enişte komedisi’nin yönetmeniyle ‘görümce komedisi’nin oyuncu-yaratıcısının bir araya gelmesi şaşırtmıyor.
GUPSE ÖZAY YAVAŞ YAVAŞ SİNEMA KİMLİĞİNİ ÇÖZÜYOR
Bu durum için de aslında fazlasıyla renkli yapım tasarımının ötesinde ekran bölme tekniğini de kullanabilen kurgu tercihleri keyif veriyor. Gupse Özay, ‘Deliha’nın ilk bölümündeki gibi zorlama hallerinden çıkmış. Burada TV’den bilinen kendi kalitesini taşıyan, rekabete girerken bunu inandırıcı yapabilen bir tipleme olmuş.
Filmin belki ekranın üzerine yapıştırılan ve hayali öğe olarak konulan bölümleri fazla camp duruyor. O anlamda bir “Görümce”deki yaratıcılık, Kıvanç Baruönü zekası yok. Ama en büyük avantaj Erkan Erdem’e kurguyu emanet etmek olmuş. Barış Diri’nin besteleri de fark yaratıyor. Genel anlamda ülkemizde muhafazakar aile kurumunda olup bitenleri çok iyi eleştiren bir film izliyoruz. Daha önce bambaşka bir tiplemenin mizahını görmüştük, ama eltiler devreye sokulmamıştı.
ELTİLERİN REKABET KOMEDİSİ
“Görümce”de Özay ile Eda Ece arasında görümce-gelin rekabeti üzerinden yürüyen bir mizah anlayışı vardı. Ona benzer bir yoldan yürünüyor. Bilgetay-Özay ikilisi ‘aile komedisi’nin alt türündeki boşluğu iyi dolduruyor.
Rekabete girilen Merve Dizdar’ın da uyumundan söz etmek gerek. Birinin daha delişmen ve arıza, diğerinin daha sakin ve sinsi olarak tasarlandığı bir dünya var. Bunların birbirlerinin ayağını kaydırma arayışından eşlerinin bile haberi olmaması ise çekişmenin ilginçliğini arttırıyor. Filmin kahkaha attırma potansiyelinin arkasında bu ikilinin uyumu var.
YAN OYUNCULAR NASIL?
Ferit Aktuğ ve Uraz Kaygılaroğlu aslında belli oranda Dizdar-Özay'ın önüne çıkmamak için kasmışlar. Ama bir ‘eltilerin rekabeti komedimiz’ de var diyebiliriz artık. Gerçekten atışmaların fazlasıyla eğlenceli olabilmesi, bu türde aranan beceriyi canlandırıyor. Belki biraz final kesilebilirmiş, ama onun olası devam filmi için mizaha kaydığı da gözden kaçmamalı!
Füsun Demirel, Kubilay Tuncer de bu deliliğe eşlik ediyor. Büyük oranda da işin ucunu meşaleyle tura çıkmaya kadar giden çılgınlık ve yaratıcılık gerçekten de ailelerin evliliğe, çocuk yapmaya, hamileliğe yaklaşımını ince ince ti’ye alıyor. Özay’ın dinamik metni bu açıdan mizahın altını da doldurmayı beceriyor.
'AŞK TESADÜFLERİ SEVER 2': TARİHİ DAMAR 'ÇAĞAN IRMAK'A KAYMIŞ
FİLMİN NOTU: 4.6
|
2 milyonu aşkın bir seyirciye ulaşan, Hollywood’un biçimci estetiği açısından becerikli aşk filminin ikincisinde bütün kadroyla oynanmış. “Aşk Tesadüfleri Sever 2”, sinematografik açıdan TV düşüncesine kaysa da kurgusu, Nuran Evren Şit’in senaryosu ve günümüzdeki oyuncularıyla ayakta kalabiliyor.
ORİJİNAL FİLMİN BİR DEĞERİ VARDI
2011’de Ömer Faruk Sorak’ın çektiği “Aşk Tesadüfleri Sever”, tesadüflerin kaderi tayin etmesi üzerine kurulu bir fantastik aşk filmine dönüşmüştü. Fazlasıyla “Tesadüfler” (“Serendipity”, 2001), “İyi Yürek” (“The Good Heart”, 2009), “Happy Accidents” (2000) gibi filmlerin etkilerini melodramatik bir noktaya taşıma arzusu hissedilmişti.
Filmin özellikle geçmişle bağlantı kurarak Belçim Bilgin-Mehmet Günsur arasındaki kimya dikkat çekmişti. Hatta Bilgin’in sahne kimliği açısından değerli bir yapıt ortaya çıkmıştı. Nuran Evren Şit’in senaryosunun getirdiği samimiyet duygusunun peşine o da katılacak bize bir popüler sinema izleği sunmuştu.
İPEK SORAK KATKIDA BULUNMUŞ MU?
2020’de aslında iki ana karakterin başka oyunculara emanet edildiği bir film var. Bilgin’in karakteri bir yerde karşımıza misafir oyuncu olarak çıkıyor. Onların yerine Nesrin Cavadzade ve Yiğit Kirazcı geliyor. Açıkçası bu ikilinin uyumu yerinde. Benzer bir şekilde açı kullanımı, genel planların detay planların ivmesi de dikkat çekici. ‘Tesadüflerin bizi karşılaştıracak’ büyüsünün yerine tarihi damarın melodramatik birleştiriciliği geliyor.
Her zaman video klip estetiğiyle bir kalitenin sözünü veren Ömer Faruk Sorak’ın yönetmenlik koltuğunda İpek Sorak’la bir araya gelmesi bir şey fark ettirmemiş. Filmin aşk hikayesinde bir uyumu var. Açıkçası tek problem dizilerle bilinen Oktay Başpınar’ın görüntü yönetmenliği. Senaryonun yine Şit’e emanet edilmesiyle diyaloglara bir enerji yükleniyor. Ama görüntülerde bir problem var. Veli Kuzlu’nun güçlü sinematografisi bilinçli olarak tercih edilmemiş. TV kafasında kalan renk dokusu, post-prodüksiyon görmemiş gibi. İşin garibi filmin finalinde gece sahnelerinde hiçbir şey gözükmez hale gelebiliyor.
TARİHİ DAMAR ÇAĞAN IRMAK AĞLAKLIĞINA KAYIYOR
Ama kimya ile idare ederken Erkan Can, Zuhal Olcay, Uğur Polat’ın girişiyle de profesyonellik aşılayan bir film var. Kurgusu ise başarılı. Son düzlükte özellikle hareketlenerek aslında 60’larla kurulan Rum-Türk ilişkisi bağlantısını anlamlandırıyor. Bu açıdan bir yere oturtulabilir.
Hikaye biraz Çağan Irmak damarına kadar gitmiş aslında. Ama finalde aile yapısı-bağları açısından bir söylem üretir hale geliyor. Kurgu ve sanat yönetiminin özeni sinematografiye gösterilseydi, ve dönem portresinde Aytaç Şaşmaz-Elif Doğan ikilisi daha tatminkar olsaydı “Aşk Tesadüfleri Sever 2” daha etkili olabilirdi. Bu haliyle de aslında bir devam filmi olarak nefes alıp verebiliyor.
ORİJİNAL FİLMİN BİR DEĞERİ VARDI
2011’de Ömer Faruk Sorak’ın çektiği “Aşk Tesadüfleri Sever”, tesadüflerin kaderi tayin etmesi üzerine kurulu bir fantastik aşk filmine dönüşmüştü. Fazlasıyla “Tesadüfler” (“Serendipity”, 2001), “İyi Yürek” (“The Good Heart”, 2009), “Happy Accidents” (2000) gibi filmlerin etkilerini melodramatik bir noktaya taşıma arzusu hissedilmişti.
Filmin özellikle geçmişle bağlantı kurarak Belçim Bilgin-Mehmet Günsur arasındaki kimya dikkat çekmişti. Hatta Bilgin’in sahne kimliği açısından değerli bir yapıt ortaya çıkmıştı. Nuran Evren Şit’in senaryosunun getirdiği samimiyet duygusunun peşine o da katılacak bize bir popüler sinema izleği sunmuştu.
İPEK SORAK KATKIDA BULUNMUŞ MU?
2020’de aslında iki ana karakterin başka oyunculara emanet edildiği bir film var. Bilgin’in karakteri bir yerde karşımıza misafir oyuncu olarak çıkıyor. Onların yerine Nesrin Cavadzade ve Yiğit Kirazcı geliyor. Açıkçası bu ikilinin uyumu yerinde. Benzer bir şekilde açı kullanımı, genel planların detay planların ivmesi de dikkat çekici. ‘Tesadüflerin bizi karşılaştıracak’ büyüsünün yerine tarihi damarın melodramatik birleştiriciliği geliyor.
Her zaman video klip estetiğiyle bir kalitenin sözünü veren Ömer Faruk Sorak’ın yönetmenlik koltuğunda İpek Sorak’la bir araya gelmesi bir şey fark ettirmemiş. Filmin aşk hikayesinde bir uyumu var. Açıkçası tek problem dizilerle bilinen Oktay Başpınar’ın görüntü yönetmenliği. Senaryonun yine Şit’e emanet edilmesiyle diyaloglara bir enerji yükleniyor. Ama görüntülerde bir problem var. Veli Kuzlu’nun güçlü sinematografisi bilinçli olarak tercih edilmemiş. TV kafasında kalan renk dokusu, post-prodüksiyon görmemiş gibi. İşin garibi filmin finalinde gece sahnelerinde hiçbir şey gözükmez hale gelebiliyor.
TARİHİ DAMAR ÇAĞAN IRMAK AĞLAKLIĞINA KAYIYOR
Ama kimya ile idare ederken Erkan Can, Zuhal Olcay, Uğur Polat’ın girişiyle de profesyonellik aşılayan bir film var. Kurgusu ise başarılı. Son düzlükte özellikle hareketlenerek aslında 60’larla kurulan Rum-Türk ilişkisi bağlantısını anlamlandırıyor. Bu açıdan bir yere oturtulabilir.
Hikaye biraz Çağan Irmak damarına kadar gitmiş aslında. Ama finalde aile yapısı-bağları açısından bir söylem üretir hale geliyor. Kurgu ve sanat yönetiminin özeni sinematografiye gösterilseydi, ve dönem portresinde Aytaç Şaşmaz-Elif Doğan ikilisi daha tatminkar olsaydı “Aşk Tesadüfleri Sever 2” daha etkili olabilirdi. Bu haliyle de aslında bir devam filmi olarak nefes alıp verebiliyor.
'BAL ÜLKESİ': ANGELOPOULOS'UN 'ARICI'SINA MAKEDONYA'NIN FEMİNİST CEVABI
FİLMİN NOTU: 3.5
|
İki Makedon yönetmen, bir arı avcısının peşine önemli bir misyon için düşüyor. Ama “Bal Ülkesi”, bu görevi fazla abartıp turistik bir gezinin ötesine dönüşemiyor.
ANGELOPOULOS BU KONUYLA İLGİLİ FİLM YAPMIŞTI
‘Arıcılık’ üzerine kuşkusuz ilk akla gelen film, 1986’da Angelopoulos’un yol filmi “Arıcı”dır (“O Melissokomos”). 1.37:1 çekilmiş eser, Marcello Mastroanni’nin başroldeki tiplemenin kuzeyden güneye yolculuğunu ele alır. Orada hedef arıların baharla buluşmasını, güzelleşmesini vurgulamaktır büyük oranda.
Tamara Kotevska-Ljubomir Stefanov ikilisinin “Bal Ülkesi”nde (“Honeyland”), erkek egemen dünyada kalmış son arı avcısının peşine takıldığı görülüyor. Onun izinde ise aslında ürün vermeye, çevreye katkı yapma arzusu devreye giriyor. Film, çoğu zaman Türkçe konuşan Hatidze Muratova’yı takip edince eksenini kaybediyor. Pelin Esmer’in anlamsız bir şekilde ‘boş yürüyüş’ sancısının ‘egzotik’ hastalıkları Makedonya fonunda devreye giriyor.
TURİSTİK GEZİ NİYETİNE BOŞ EGZOTİK YÜRÜYÜŞLER
Üstelik “Bal Ülkesi”nde, Makedon sinemasının son 10 yılında yükselişe geçen Teona Strugar Mitevska gibi iz bırakan bir ‘yönetmenlik kumaşı’ da yok. Aksine kameranın el-omuza sabitlenmesiye birlikte ‘yaşasın doğallık ve çevre!’ diyerek kendi kendini kandıran çevreci ve feminist bir haykırışa kayıyor.
Bu durum zaman zaman modern belgesele açılsa da temelde Angelopoulos’un saf minimalizm adına sömürüye kaysa da en azından tatmin eden dünyasıyla bile aynı seviyeyi sunamıyor büyük oranda. Aksine boş egzotik yürüyüşlerin turistik geziye dönüştüğüne tanıklık ediyoruz.
Elbette #MeToo sonrası yıllarda cinsiyet eşitsizliğine karşı duruş gerekiyor. Ama bu damardan da bu kadar sinemasız bir gerçeklik algısı o kadar tatlı değil. Hatta kardeşlik ilişkisi kurduğu Eylem Kaftan’ın “Kovan”ıyla (2019) aynı sene içinde benzer seviyede bir gerçeklik iddiası sunuluyor. “Bal Ülkesi”, boş bir turistik gezinin ötesi değil. İsmini uluslararası olsun diye İngilizce koymak da bu hesap kitap arzusuna katılıyor.
ANGELOPOULOS BU KONUYLA İLGİLİ FİLM YAPMIŞTI
‘Arıcılık’ üzerine kuşkusuz ilk akla gelen film, 1986’da Angelopoulos’un yol filmi “Arıcı”dır (“O Melissokomos”). 1.37:1 çekilmiş eser, Marcello Mastroanni’nin başroldeki tiplemenin kuzeyden güneye yolculuğunu ele alır. Orada hedef arıların baharla buluşmasını, güzelleşmesini vurgulamaktır büyük oranda.
Tamara Kotevska-Ljubomir Stefanov ikilisinin “Bal Ülkesi”nde (“Honeyland”), erkek egemen dünyada kalmış son arı avcısının peşine takıldığı görülüyor. Onun izinde ise aslında ürün vermeye, çevreye katkı yapma arzusu devreye giriyor. Film, çoğu zaman Türkçe konuşan Hatidze Muratova’yı takip edince eksenini kaybediyor. Pelin Esmer’in anlamsız bir şekilde ‘boş yürüyüş’ sancısının ‘egzotik’ hastalıkları Makedonya fonunda devreye giriyor.
TURİSTİK GEZİ NİYETİNE BOŞ EGZOTİK YÜRÜYÜŞLER
Üstelik “Bal Ülkesi”nde, Makedon sinemasının son 10 yılında yükselişe geçen Teona Strugar Mitevska gibi iz bırakan bir ‘yönetmenlik kumaşı’ da yok. Aksine kameranın el-omuza sabitlenmesiye birlikte ‘yaşasın doğallık ve çevre!’ diyerek kendi kendini kandıran çevreci ve feminist bir haykırışa kayıyor.
Bu durum zaman zaman modern belgesele açılsa da temelde Angelopoulos’un saf minimalizm adına sömürüye kaysa da en azından tatmin eden dünyasıyla bile aynı seviyeyi sunamıyor büyük oranda. Aksine boş egzotik yürüyüşlerin turistik geziye dönüştüğüne tanıklık ediyoruz.
Elbette #MeToo sonrası yıllarda cinsiyet eşitsizliğine karşı duruş gerekiyor. Ama bu damardan da bu kadar sinemasız bir gerçeklik algısı o kadar tatlı değil. Hatta kardeşlik ilişkisi kurduğu Eylem Kaftan’ın “Kovan”ıyla (2019) aynı sene içinde benzer seviyede bir gerçeklik iddiası sunuluyor. “Bal Ülkesi”, boş bir turistik gezinin ötesi değil. İsmini uluslararası olsun diye İngilizce koymak da bu hesap kitap arzusuna katılıyor.
'TAVŞAN JOJO': HAYAL ARKADAŞIM HİTLER
FİLMİN NOTU: 4.3
|
Oscar adayı "Jojo Rabbit"i Toronto 2019'da dünya prömiyerinde izleyip kaleme almıştım:
=> https://bit.ly/35Df9gz
=> https://bit.ly/35Df9gz
'SEFİLLER': SADECE İDDİALI BİR SON CÜMLE YETER Mİ?
FİLMİN NOTU: 4
|
Uluslararası Film dalında Oscar adayı "Sefiller"in ("Les Misérables") Cannes 2019'da dünya prömiyerinde kaleme aldığım
=> https://bit.ly/36RM813
=> https://bit.ly/36RM813
KEREM AKÇA’NIN VİZYON FİLMLERİ İÇİN YILDIZ TABLOSU:
AJANLAR İŞ BAŞINDA (SPIES IN DISGUISE): 6.5
ALEV ALMIŞ BİR GENÇ KIZIN PORTRESİ (PORTRAIT OF A LADY ON FIRE): 5.5
AMAN REİS DUYMASIN: 2.7
ASTRAL BOYUT (ASTRAL): 3.4
BABA PARASI: 4.3
BACURAU: 5
BAD BOYS 3 (BAD BOYS FOR LIFE): 5.4
BALON PİLOTLARI (THE AERONAUTS): 5.9
BEDENİMİ KAYBETTİM (J’AI PERDU MON CORPS): 5.7
BEYAZ HÜZÜN: 4.5
BIÇAKLAR ÇEKİLDİ (KNIVES OUT): 4
BİZ BÖYLEYİZ: 5.6
CATS: 5.5
CEP HERKÜLÜ: NAİM SÜLEYMANOĞLU: 4.2
CİNAYET SÜSÜ: 5.2
DERİN SULAR (UNDERWATER): 5.5
DOKTOR UYKU (DOCTOR SLEEP): 6.7
DOLITTLE: 4.8
ELVEDA (THE FAREWELL): 2.6
EMA: 6.2
GAMONYA ÜLKESİ: 4.8
GÜZELLİĞİN PORTRESİ: 4.5
HAİN (IL TRADITORE): 5.2
IP MAN 4: 3.7
JUMANJİ: YENİ SEVİYE: 2.5
KADER POSTASI: 4.5
KARA NOEL (BLACK CHRISTMAS): 4
KARLAR ÜLKESİ 2 (FROZEN 2): 5.3
KÜÇÜK JOE (LITTLE JOE): 6.2
KÜÇÜK ŞEYLER: 6.3
JUDY: 3.8
KUZULAR FİRARDA: UZAY PARKI (SHAUN THE SHEEP: FARMAGEDDON): 6.2
LARA: 4.5
MASAL ŞATOSU: 2.7
MATTHIAS & MAXIME: 3.6
MERHABA GÜZEL VATANIM: 2.4
MIDWAY: 4.8
MUCİZE 2: AŞK: 5.8
PARAZİT (PARASITE): 6.7
RAFADAN TAYFA 2: 1.9
RESMİ SIRLAR (OFFICIAL SECRETS): 3.5
SAKLI GERÇEKLER (LA VERITE): 5
SIFIR BİR: 3.9
SKANDAL (BOMBSHELL): 4.5
ŞUURSUZ AŞK: 3.5
STAR WARS: SKYWALKER’IN YÜKSELİŞİ: 3.5
TÜRKLER GELİYOR: 2.6
UZUN KIZ (BEANPOLE): 7
ÜZGÜNÜZ, SİZE ULAŞAMADIK (SORRY WE MISSED YOU): 2
YABANİ (TVAR): 4.5
AJANLAR İŞ BAŞINDA (SPIES IN DISGUISE): 6.5
ALEV ALMIŞ BİR GENÇ KIZIN PORTRESİ (PORTRAIT OF A LADY ON FIRE): 5.5
AMAN REİS DUYMASIN: 2.7
ASTRAL BOYUT (ASTRAL): 3.4
BABA PARASI: 4.3
BACURAU: 5
BAD BOYS 3 (BAD BOYS FOR LIFE): 5.4
BALON PİLOTLARI (THE AERONAUTS): 5.9
BEDENİMİ KAYBETTİM (J’AI PERDU MON CORPS): 5.7
BEYAZ HÜZÜN: 4.5
BIÇAKLAR ÇEKİLDİ (KNIVES OUT): 4
BİZ BÖYLEYİZ: 5.6
CATS: 5.5
CEP HERKÜLÜ: NAİM SÜLEYMANOĞLU: 4.2
CİNAYET SÜSÜ: 5.2
DERİN SULAR (UNDERWATER): 5.5
DOKTOR UYKU (DOCTOR SLEEP): 6.7
DOLITTLE: 4.8
ELVEDA (THE FAREWELL): 2.6
EMA: 6.2
GAMONYA ÜLKESİ: 4.8
GÜZELLİĞİN PORTRESİ: 4.5
HAİN (IL TRADITORE): 5.2
IP MAN 4: 3.7
JUMANJİ: YENİ SEVİYE: 2.5
KADER POSTASI: 4.5
KARA NOEL (BLACK CHRISTMAS): 4
KARLAR ÜLKESİ 2 (FROZEN 2): 5.3
KÜÇÜK JOE (LITTLE JOE): 6.2
KÜÇÜK ŞEYLER: 6.3
JUDY: 3.8
KUZULAR FİRARDA: UZAY PARKI (SHAUN THE SHEEP: FARMAGEDDON): 6.2
LARA: 4.5
MASAL ŞATOSU: 2.7
MATTHIAS & MAXIME: 3.6
MERHABA GÜZEL VATANIM: 2.4
MIDWAY: 4.8
MUCİZE 2: AŞK: 5.8
PARAZİT (PARASITE): 6.7
RAFADAN TAYFA 2: 1.9
RESMİ SIRLAR (OFFICIAL SECRETS): 3.5
SAKLI GERÇEKLER (LA VERITE): 5
SIFIR BİR: 3.9
SKANDAL (BOMBSHELL): 4.5
ŞUURSUZ AŞK: 3.5
STAR WARS: SKYWALKER’IN YÜKSELİŞİ: 3.5
TÜRKLER GELİYOR: 2.6
UZUN KIZ (BEANPOLE): 7
ÜZGÜNÜZ, SİZE ULAŞAMADIK (SORRY WE MISSED YOU): 2
YABANİ (TVAR): 4.5