MİNİĞİM VE HIRSIZIM
22/08/2011 - Habertürk
|
FİLMİN NOTU: 5
|
El çizimi animasyonunun özgün temsilcilerinden olan Japon animeleri, şüphesiz son 30 yılda ‘Hayao Miyazaki ve ondan etkilenler’ şeklinde yürüyen bir alan. “Aşırıcılar” da onun şirketi Studio Ghibli’nin yeni bir ürünü. Minik insanların yaşam mücadelesine odaklanan ABD kaynaklı bir romandan uyarlanan eser, bunu ne Richard Matheson’ın ‘The Incredible Shrinking Man’i gibi bilimkurgu diyarlarına ne de Jonathan Swift’in ‘Gulliver’in Gezileri’ gibi masalsı fantastik macera konseptine yerleştirmiş. Aksine “Aşırıcılar”, Norton’un kitabını çocuk izleyicilere hitap eden diyalogların üzerine kurulan bir omurgayla servis etmeyi seçince hedefini yüksek koyma sıkıntısı çekmiş.
Bilimkurguda ‘bilimsel deney filmi’ kavramının içinde karşımıza çıkmasına alıştığımız ‘küçük insan’ kabusu, sinemada ‘masal filmi’ alanında da fazlaca temsil vermiştir. Aslında bir elin parmaklarını geçmeyecek bu örneklerden biri de Mary Norton’ın ‘Borrowers’ adlı romanıdır. 1997 tarihli bir de uyarlaması olan bu edebiyat eserinin 2010 yapımı Miyazaki etiketli versiyonu ise ‘aile veritabanı’nı kuvvetlendirmekten öteye gidemiyor.
Hollywood’daki fantastik aile filmlerinden fazla farkı yok
“Aşırıcılar” (“Kari-gurashi no Arietti”, 2010), kuşkusuz Miyazaki’nin şirketi Studio Ghibli’nin adını arkasına almasının katkısıyla teknik anlamda fazlaca yoğun ve derinlikli bir iş sunuyor. Özellikle minikler ile insanların evlerinin arasındaki tıklım tepişlik farkı tablo kıvamında detaylandırılmış detaylandırılmasına. Ancak buradaki küçük-büyük ilişkisinin Hollywood animasyonlarındaki fantastik aile portrelerinden farkı yok. Bu noktada da hikayeden ziyade arka plandaki ‘yağlı boya’ya odaklandığımız bir anime’yle yüzleşiyoruz.
Bu da sanki alanın 2000’lerin ikinci yarısında girdiği açmazın son noktası gibi duruyor. Zira burada kaynak alınan masal romanının ne ‘soygun filmi’ gibi altı dolu bir yere, ne de ‘peri masalı filmi’ gibi çok katmanlı bir noktaya ulaştığını söylemek mümkün. “Arthur ve Minimoylar”daki (“Arthur et Les Minimoys”, 2006) küçük insan macerasının çok da üzerinde bir şey değil “Aşırıcılar”.
Swift ve Matheson’ın derinlikli metinlerini aratıyor
Jonathan Swift’in ‘Gulliver’in Gezileri’ romanındaki gibi sınıfsal eleştiri bulundurmaması ise derslik diyaloglarla sarılmasına yol açmış yapıtın. Böyle olunca da el çizimi animasyonu tekniğiyle alanın 80’lerin başından beri gerçekçi insan karakter yaratma geleneğini geliştirme güdüsüne ister istemez saygı duyar hale geliyoruz.
Ancak Richard Matheson’ın romanından uyarlanan “The Incredible Shrinking Man” (1956) gibi eserleri arar hale geliyoruz bir yerden sonra. Zira orada ciddi bir küreselleşme kabusu vardı. Burada ise capcanlı renk paleti dramatik anlamda derinleştirilemiyor.
Bilimkurguda ‘bilimsel deney filmi’ kavramının içinde karşımıza çıkmasına alıştığımız ‘küçük insan’ kabusu, sinemada ‘masal filmi’ alanında da fazlaca temsil vermiştir. Aslında bir elin parmaklarını geçmeyecek bu örneklerden biri de Mary Norton’ın ‘Borrowers’ adlı romanıdır. 1997 tarihli bir de uyarlaması olan bu edebiyat eserinin 2010 yapımı Miyazaki etiketli versiyonu ise ‘aile veritabanı’nı kuvvetlendirmekten öteye gidemiyor.
Hollywood’daki fantastik aile filmlerinden fazla farkı yok
“Aşırıcılar” (“Kari-gurashi no Arietti”, 2010), kuşkusuz Miyazaki’nin şirketi Studio Ghibli’nin adını arkasına almasının katkısıyla teknik anlamda fazlaca yoğun ve derinlikli bir iş sunuyor. Özellikle minikler ile insanların evlerinin arasındaki tıklım tepişlik farkı tablo kıvamında detaylandırılmış detaylandırılmasına. Ancak buradaki küçük-büyük ilişkisinin Hollywood animasyonlarındaki fantastik aile portrelerinden farkı yok. Bu noktada da hikayeden ziyade arka plandaki ‘yağlı boya’ya odaklandığımız bir anime’yle yüzleşiyoruz.
Bu da sanki alanın 2000’lerin ikinci yarısında girdiği açmazın son noktası gibi duruyor. Zira burada kaynak alınan masal romanının ne ‘soygun filmi’ gibi altı dolu bir yere, ne de ‘peri masalı filmi’ gibi çok katmanlı bir noktaya ulaştığını söylemek mümkün. “Arthur ve Minimoylar”daki (“Arthur et Les Minimoys”, 2006) küçük insan macerasının çok da üzerinde bir şey değil “Aşırıcılar”.
Swift ve Matheson’ın derinlikli metinlerini aratıyor
Jonathan Swift’in ‘Gulliver’in Gezileri’ romanındaki gibi sınıfsal eleştiri bulundurmaması ise derslik diyaloglarla sarılmasına yol açmış yapıtın. Böyle olunca da el çizimi animasyonu tekniğiyle alanın 80’lerin başından beri gerçekçi insan karakter yaratma geleneğini geliştirme güdüsüne ister istemez saygı duyar hale geliyoruz.
Ancak Richard Matheson’ın romanından uyarlanan “The Incredible Shrinking Man” (1956) gibi eserleri arar hale geliyoruz bir yerden sonra. Zira orada ciddi bir küreselleşme kabusu vardı. Burada ise capcanlı renk paleti dramatik anlamda derinleştirilemiyor.