EL SALLARKEN YASAKLANANLARIN DRAMI
03/04/2012 - Habertürk
|
FİLMİN NOTU: 6.5
|
Sadece ‘avukat’ ve ‘kadın’ olduğu için yasaklanan, köşeye sıkıştırılan bir bireyin çıkışsızlığının hikayesi. Cafer Panahi ile birlikte sansürlenen ve hapse mahkum edilen Mohammad Rasoulof’un eseri, bu durum ışığında oluşan ‘karanlık’ ruh halinin üzerine gitmiş. Kelimelerden ziyade çerçevelerin konuştuğu “Hoşça Kal” (“Bé omid é didar”, 2011), gerçek bir ‘isyan’ın filmi olarak anılabilir.
Bu noktada da Robert Bresson, Yasujiro Ozu gibi yönetmenlerde gördüğümüz sabit kamerayı koyup aksiyonu gözlemleme düşüncesini, gittikçe daha da ‘kararan’ bir renk paletiyle perdede canlandırmış. Böylece ‘avukat hikayeleri’ içinde ‘feminist’ rötuşuyla da ilginç ve vurucu bir yere uzanmış. Özellikle locked-down shot ve orta ölçekli plan yerleştirmeleri, müthiş bir sinema zihninin temsilini sunuyor.
Karakterimiz ‘hoşçakal’ diyemiyor belki ama yönetmen bunu yapmış ve şu anda ‘yasakların memleketi’nde hapiste! Maalesef filmi izlerken bunun bir kişisel irade öyküsü olduğunu düşünüp olması gerekenden daha fazla hüzünleniyorsunuz.
Bu noktada da Robert Bresson, Yasujiro Ozu gibi yönetmenlerde gördüğümüz sabit kamerayı koyup aksiyonu gözlemleme düşüncesini, gittikçe daha da ‘kararan’ bir renk paletiyle perdede canlandırmış. Böylece ‘avukat hikayeleri’ içinde ‘feminist’ rötuşuyla da ilginç ve vurucu bir yere uzanmış. Özellikle locked-down shot ve orta ölçekli plan yerleştirmeleri, müthiş bir sinema zihninin temsilini sunuyor.
Karakterimiz ‘hoşçakal’ diyemiyor belki ama yönetmen bunu yapmış ve şu anda ‘yasakların memleketi’nde hapiste! Maalesef filmi izlerken bunun bir kişisel irade öyküsü olduğunu düşünüp olması gerekenden daha fazla hüzünleniyorsunuz.