MELODRAMATİK VAMPİR FİLMİ
19/02/2010 - Habertürk
|
FİLMİN NOTU: 6
|
Güney Kore sinemasının çıkışının en önemli sebeplerinden olan Park Chan-Wook, kalıplarıyla zekice oynanmış bir vampir filmiyle çıkageliyor bu sefer. Süresinin uzunluğuyla çaptan düşse de, alt türde daha önce görmediğimiz bir gezinti sunduğunu kabul etmek lazım.
“İhtiyar Delikanlı” (“Oldboy”, 2003) ile adını duyuran Park Chan-Wook, Güney Kore sinemasının son 10 yıldaki çıkışın en önemli müsebbibidir. Bu yükselişin de ana sebebi yönetmenlerin, türleri ve kalıpları üst üste geçirip melez ve beklenmedik formüller çıkartmasıdır aslında.
İNTİKAM ÜÇLEMESİYLE ZİRVE YAPMIŞTI
Park Chan-Wook da benim için Kim Ki-Duk (“Boş Ev” ile tanınıyor), Ji-Woon Kim (Yeniden çevrimi de üretilen “Karanlık Sırlar” ile biliniyor) ve Bong Joon-Ho (“Yaratık”ın yönetmeni) kadar önemli değildir bu eğilim içerisinde. Uzun lafın kısası; hak ettiği değeri görmesi gerekirken, abartılmıştır.
Yönetmenin, sinemaya “J.S.A.: Joint Security Area” (“Gongdong gyeongbi guyeok JSA”, 2000) adlı zayıf bir savaş filmiyle girdikten sonra İntikam Üçlemesi'yle zirve yaptığı bilinen bir gerçek. “Haklı İntikam”(“Sympathy for Mr. Vengeance”, 2002), “İhtiyar Delikanlı” ve “Sympathy for Lady Vengeance”dan (2005) oluşan bu üçlemenin halkaları, intikam öykülerinden farklı gangster filmleri çıkarmalarıyla dikkat çekmişlerdi. “İhtiyar Delikanlı”, bellek odaklı aktığı ve stilize durduğu için aralarında en çok beğenileni olmuştur kuşkusuz. Ancak kanımca Chan-Wook’un filmlerinin kimi istisnaları bir kenara koyarsak ‘güzel görüntü’den öte bir şey vermediği iddia edilebilir.
ALT TÜRÜN DÜNYASINDA BOL BOL ŞIK GÖRÜNTÜ GÖRMEK İÇİN...
Son denemesi “Kan Arzusu” da bu eğilimin bir devamı. Evet, ilginç bir bütün var burada. Yönetmen, aile melodramının içine vampir filmini sokmaya çabalıyor. Bir tedavi sonucu vampire dönüşen rahibin hikayesine uzanarak din karşıtı bir yol da izliyor. Ancak hem uzun süresiyle zaman zaman çaptan düşüyor, hem de vampir mitine hakim olamayan bir yapı kuruyor.
Yani yönetmenin korku alanında fazla bilinçli olmasa da sisteme saldırdığı için ve sonda ilginç bir şekilde ‘katil aşıklar filmi’ formülüne girerek de aile dramlarının ‘sömürücü’ tarafından uzak kaldığı için takdir edilesi bir bakış açısı var. Tabii kullandığı yüksek kan oranı, bu duruma katkıda bulunuyor.
Zaten ‘ölüm’ kavramını bile stilize bir yaklaşımla dramatize etmekten ziyade sinemasal hale getirmeyi tercih etmiş. Bu konuda hayran olmamak mümkün değil Chan-Wook’un sinemasına. Zira farklı formülleri iç içe geçirerek ve türlerle oynayarak oluşturduğu yapı bu filmde zaman zaman yürüyor.
Fazlaca gore (kan pıhtısı) oranıyla istismar filmi sularında gezmesi ise ‘uç’ bir isim olduğunu kanıtlamasını sağlıyor yönetmenin. 2.35:1 görüntü formatında bol güzel görüntü ve kan izlemek için doğru adres olduğuna şüphe yok filmin.
Vampir filmlerinde daha önce üretilmeyen bir şeyi denediği için de yönetmenin çok da önemsenmeyecek filmografisinde “İhtiyar Delikanlı”dan sonra ikinci sırayı kapıyor “Kan Arzusu”. Ancak Güney Kore sinemasının stil gösterisi ve yapısal denemeler dışında pek de bir şey vermediğini bir kez daha ispatlıyor.
“İhtiyar Delikanlı” (“Oldboy”, 2003) ile adını duyuran Park Chan-Wook, Güney Kore sinemasının son 10 yıldaki çıkışın en önemli müsebbibidir. Bu yükselişin de ana sebebi yönetmenlerin, türleri ve kalıpları üst üste geçirip melez ve beklenmedik formüller çıkartmasıdır aslında.
İNTİKAM ÜÇLEMESİYLE ZİRVE YAPMIŞTI
Park Chan-Wook da benim için Kim Ki-Duk (“Boş Ev” ile tanınıyor), Ji-Woon Kim (Yeniden çevrimi de üretilen “Karanlık Sırlar” ile biliniyor) ve Bong Joon-Ho (“Yaratık”ın yönetmeni) kadar önemli değildir bu eğilim içerisinde. Uzun lafın kısası; hak ettiği değeri görmesi gerekirken, abartılmıştır.
Yönetmenin, sinemaya “J.S.A.: Joint Security Area” (“Gongdong gyeongbi guyeok JSA”, 2000) adlı zayıf bir savaş filmiyle girdikten sonra İntikam Üçlemesi'yle zirve yaptığı bilinen bir gerçek. “Haklı İntikam”(“Sympathy for Mr. Vengeance”, 2002), “İhtiyar Delikanlı” ve “Sympathy for Lady Vengeance”dan (2005) oluşan bu üçlemenin halkaları, intikam öykülerinden farklı gangster filmleri çıkarmalarıyla dikkat çekmişlerdi. “İhtiyar Delikanlı”, bellek odaklı aktığı ve stilize durduğu için aralarında en çok beğenileni olmuştur kuşkusuz. Ancak kanımca Chan-Wook’un filmlerinin kimi istisnaları bir kenara koyarsak ‘güzel görüntü’den öte bir şey vermediği iddia edilebilir.
ALT TÜRÜN DÜNYASINDA BOL BOL ŞIK GÖRÜNTÜ GÖRMEK İÇİN...
Son denemesi “Kan Arzusu” da bu eğilimin bir devamı. Evet, ilginç bir bütün var burada. Yönetmen, aile melodramının içine vampir filmini sokmaya çabalıyor. Bir tedavi sonucu vampire dönüşen rahibin hikayesine uzanarak din karşıtı bir yol da izliyor. Ancak hem uzun süresiyle zaman zaman çaptan düşüyor, hem de vampir mitine hakim olamayan bir yapı kuruyor.
Yani yönetmenin korku alanında fazla bilinçli olmasa da sisteme saldırdığı için ve sonda ilginç bir şekilde ‘katil aşıklar filmi’ formülüne girerek de aile dramlarının ‘sömürücü’ tarafından uzak kaldığı için takdir edilesi bir bakış açısı var. Tabii kullandığı yüksek kan oranı, bu duruma katkıda bulunuyor.
Zaten ‘ölüm’ kavramını bile stilize bir yaklaşımla dramatize etmekten ziyade sinemasal hale getirmeyi tercih etmiş. Bu konuda hayran olmamak mümkün değil Chan-Wook’un sinemasına. Zira farklı formülleri iç içe geçirerek ve türlerle oynayarak oluşturduğu yapı bu filmde zaman zaman yürüyor.
Fazlaca gore (kan pıhtısı) oranıyla istismar filmi sularında gezmesi ise ‘uç’ bir isim olduğunu kanıtlamasını sağlıyor yönetmenin. 2.35:1 görüntü formatında bol güzel görüntü ve kan izlemek için doğru adres olduğuna şüphe yok filmin.
Vampir filmlerinde daha önce üretilmeyen bir şeyi denediği için de yönetmenin çok da önemsenmeyecek filmografisinde “İhtiyar Delikanlı”dan sonra ikinci sırayı kapıyor “Kan Arzusu”. Ancak Güney Kore sinemasının stil gösterisi ve yapısal denemeler dışında pek de bir şey vermediğini bir kez daha ispatlıyor.