SON 10 YILININ EN KALİTELİ 2 YARIŞMA SEÇKİSİNDEN BİRİ!
14-25 Mayıs 2024 arası 77. kez düzenlenen Cannes Film Festivali’nin kaliteli Ana Yarışması’na Miguel Gomes, Coralie Fargeat, Francis Ford Coppola, Magnus Von Horn, Jia Zhangke, Kiril Serebrennikov, Andrea Arnold damga vurdu. Lanthimos, Sorrentino, Schrader, Cronenberg, Honoré ise hayal kırıklığı yaşattı. Genel anlamda kalitesiyle 2024'te konuşulacak bir seçki ortaya çıktı. Son 10 yılın en iyi 2 ana yarışmasından biri!
GOMES’İN RESNAIS-HERZOG-MARKER KIRMASI DENEYSEL SÖMÜRGECİLİK/YOL FİLMİ ŞAHESERİ
“Grand Tour”da Miguel Gomes, büyük bir sömürgecilik yolculuğuna çıkarıyor her şeyi. Bunu yaparken ise fazlasıyla bireysel ve soyut bir mücadelenin getirdiği pelikül parçalarından özenli anlar çıkarıyor. Aslında Herzog, Resnais ile Marker'ın bir araya geldiği, oyuncak bebeklerin de büyücülerin de aşık attığı otantik bir yol filmi modeli arayışı bu.
Bu ferahlatıcı evrene yönetmenin şaheserlerinden biriyle odaklanıyoruz. Ciddi anlamda detaycı ve incelikli bir film izliyouz. Herzog-Resnais-Marker kırması bir sömürgecilik filminden ziyade burada konulan ‘yol/yürüyüş’ hedefi heyecan veriyor. Aslında Wenders'in yol filmlerine alaycı cevap bu! Gomes, Portekiz sinemasının Bertrand Blier’si, Seijun Suzuki'si, Wes Anderson’ı, Sion Sono'sudır. Burada çok ortaklı yaklaşımın dönüştükleri etkili.
BEDENSEL KORKU FİLMİ MODELİ ARAYIŞI!
“The Substance”da Fargeat aslında “Bebekler Vadisi”ni (“Valley of the Dolls”, 1967) feminist David Lynch’in Yeni Fransız Aşırılığı’nda bedensel korku filmi çekme deneyimi gibi. Ütopik dünyasına alırken asap bozuyor. Kimlik mücadelesine girerken ise model arayışı ortaya koyuyor. Kült olmayı çoktan garantilemiş bir eser istiyoruz. Yeni Fransız Aşırılığı’nın Cronenberg usulü “Inland Empire” (2006) ayarı verilmiş “Bebekler Vadisi”.
‘Madde’nin yolculuğunun aslında mitolojik bir yeniden doğum ışığında “Ölüm Kadına Yakışır”ın (“Death Becomes Her”, 1996) olmamışlığının tersi istikamette ilerlediği çok açık. Keskin bir tüketim toplumu eleştrisine dönüşüyor. Bu durum karşısında gerilim duygusu sonun kadar aktif. Ucu açık final ise aslında “The Shining” (1980), “The Fly” (1986) referansları üzerine kurulu alt metinleri dolu dolu hale getiriyor. “Dönüşüm”e (“Ne Retourne Pas”, 2008) kardeş, “Dead Ringers”a (1988) rakip geliyor!
COPPOLA’DAN ‘METROPOLIS’E HEYECAN VERİCİ VEDA FİLMİ CEVABI!
“Megalopolis” aslında bir siber-punk karnaval filmi. Buna ulaşırken Pastrone’dan Lang’a, Gance’dan Eisenstein’a, Luhrmann’dan Greenaway’e, Fellini’den Visconti’ye atlama ustalığı hayran bırakıyor. Francis Ford Coppola’nın 30 senedir beklenen miras filmi postmodern ve heyecan verici! Model yaratırken kent burjuvazisi üzerine kurulu aslında ‘video-art üreticisi’ kavramıyla da çok ses getirecek!
“The Girl With The Needle”da aslında Haneke-Karusmaki-Svankmajer-Murnau kırması siyah-beyaz bir hemşire filmi var. Fakat bunun eylemlerinde ciddi gotik kabusun içselleştirilmesi devreye giriyor. Bu damar üzerinden de bize melankoli doğrudan yansıyor. Von Horn tarihi atmosfere girince kendi ‘röntgencilik’ ezberini başka bir boyuta taşıyor. “Vera Drake”e (2004) iddialı korku-gerilim cevabı geliyor!
ZHANGKE VE SEREBRENNIKOV’UN EN İYİLERİ ARASINA OYNAYAN FİLMLER
“Caught By Tides”, Zhangke’nin en iyilerinden. Konümizm tarihini pastoral illüzyonlardan varoluşçu bir docudramaya çeviriyor. ‘Gelgit’lerden Çin’deki politik sistemin eleştirisini çarpıcı bir buluntu uğraştan başka boyutlara taşıyan bir ‘illüzyon’ tasviri cezbedici.
“Limonov”da Serebrenikov’un Russell usulü sanatçı biyografisi, “Velvet Goldmine” (1998) kafasına da çokça uğruyor. “Bird”de Andrea Arnold aslında kenar mahale kültürünü müthiş yansıtırken büyülü gerçekçilik ile mest eden bir coşkuyla ‘kuş-insan ilişkisi’nde dikkat çekici bir eylemle kalıcı olacak.
AUDIARD VE BAKER’IN AZINLIKLARDAN SAHİCİ ÇIKARIMLARI
“Emilia Perez”de Fransız eski kitap kahramanının dönüştüğü trans uyuşturucu karteli modern müzikali eylemi heyecan veriyor. Audiard’ın en iyilerinden ama postmodern Mitchell başyapıtı “Hedwig and the Angry Inch” (2001), Luhrmann başyapıtı “Moulin Rouge” (2021) iddiasına ulaşmıyor.
“Anora”da cinsellik ve seks işçiliğini modern bir anti-Amerikan rüyasına çeviren Sean Baker, plastik açılımlarıyla da gerçekçi-gerçeküstücü arası evrende çarpıyor. Ukraynalıdan Ermeniliye ulaşan bir azınlık vizyonu barındıran hikayesiyle çarpıyor. “Red Rocket”ın kolaycılığını solluyor.
Lanthimos, Sorrentino, Honoré, Cronenberg, Schrader hayal kırıklığı yarattı. “Apprentice”de ise Abbasi’nin ‘İngilizce’ye transferi ‘pespaye bir küçük ekran uçurumu’na sebebiyet verdi. Honoré’nin en azından sinemaya dair trans bir Mastroanni yaratma çabası ‘karakter eylemi’ ile hatırlanacak.
ÖDÜLLER HER TÜRLÜ SÜRPRİZE AÇIK
Ödüller’de daha önce 2 Altın Palmiyeli Francis Ford Coppola, rekor deneyecek. Audiard ise “Emilia Perez”le Ken Loach, Ruben Östlund, Michael Haneke gibilerinin arasında girip onun istatistiğine de ortak olmayı zorluyor. Film böyle bir ilgi alakayı toplayacak potansiyele sahip olabilir elbette.
Ama Sean Baker, Andrea Arnold, Michel Hazanavicius, ‘zamanı geldi’ istatistiğini zorluyor. Bunlar da majör ödüllerde dağılım olabilir. Jüri’nin Başkanı Greta Gerwig saygın, Ebru Ceylan da sevindirici bir ekleme. Ama onun haricinde güven telkin etmiyor. Bu sebeple de ‘beklenmedik duygusallık zaferi’ mümkün. O durumda “All We Imagine As Light”, “Oh, Canada”, “Wild Diamond” öne çıkabilir.
Yarışma’da Erkek Oyuncu’da Ben Whishaw, Sebastian Stan; Kadın Oyuncu’da Chiara Mastroanni, Zoe Saldanha, Demi Moore öne çıkıyor.
KEREM AKÇA’YA GÖRE CANNES 2024 YARIŞMA FİLMLERİNİN SIRALAMASI:
1-Grand Tour 9
2-The Substance 8
3-Megalopolis 7.8
4-The Girl With The Needle 7
5-Caught By The Tides 6.9
6-Limonov 6.7
7-Bird 6.7
8-Emilia Perez 6.5
9-Anora 6.1
10-Kinds of Kindness 4.5
11-Parthenope 4.5
12-All We Imagine As Light 4.2
13-Marcello Mio 3.8
14-Wild Diamond 3.8
15-Oh Canada! 3.5
16-Motel Destino 3.5
17-The Shrouds 3.2
18-The Apprentice 3
GOMES’İN RESNAIS-HERZOG-MARKER KIRMASI DENEYSEL SÖMÜRGECİLİK/YOL FİLMİ ŞAHESERİ
“Grand Tour”da Miguel Gomes, büyük bir sömürgecilik yolculuğuna çıkarıyor her şeyi. Bunu yaparken ise fazlasıyla bireysel ve soyut bir mücadelenin getirdiği pelikül parçalarından özenli anlar çıkarıyor. Aslında Herzog, Resnais ile Marker'ın bir araya geldiği, oyuncak bebeklerin de büyücülerin de aşık attığı otantik bir yol filmi modeli arayışı bu.
Bu ferahlatıcı evrene yönetmenin şaheserlerinden biriyle odaklanıyoruz. Ciddi anlamda detaycı ve incelikli bir film izliyouz. Herzog-Resnais-Marker kırması bir sömürgecilik filminden ziyade burada konulan ‘yol/yürüyüş’ hedefi heyecan veriyor. Aslında Wenders'in yol filmlerine alaycı cevap bu! Gomes, Portekiz sinemasının Bertrand Blier’si, Seijun Suzuki'si, Wes Anderson’ı, Sion Sono'sudır. Burada çok ortaklı yaklaşımın dönüştükleri etkili.
BEDENSEL KORKU FİLMİ MODELİ ARAYIŞI!
“The Substance”da Fargeat aslında “Bebekler Vadisi”ni (“Valley of the Dolls”, 1967) feminist David Lynch’in Yeni Fransız Aşırılığı’nda bedensel korku filmi çekme deneyimi gibi. Ütopik dünyasına alırken asap bozuyor. Kimlik mücadelesine girerken ise model arayışı ortaya koyuyor. Kült olmayı çoktan garantilemiş bir eser istiyoruz. Yeni Fransız Aşırılığı’nın Cronenberg usulü “Inland Empire” (2006) ayarı verilmiş “Bebekler Vadisi”.
‘Madde’nin yolculuğunun aslında mitolojik bir yeniden doğum ışığında “Ölüm Kadına Yakışır”ın (“Death Becomes Her”, 1996) olmamışlığının tersi istikamette ilerlediği çok açık. Keskin bir tüketim toplumu eleştrisine dönüşüyor. Bu durum karşısında gerilim duygusu sonun kadar aktif. Ucu açık final ise aslında “The Shining” (1980), “The Fly” (1986) referansları üzerine kurulu alt metinleri dolu dolu hale getiriyor. “Dönüşüm”e (“Ne Retourne Pas”, 2008) kardeş, “Dead Ringers”a (1988) rakip geliyor!
COPPOLA’DAN ‘METROPOLIS’E HEYECAN VERİCİ VEDA FİLMİ CEVABI!
“Megalopolis” aslında bir siber-punk karnaval filmi. Buna ulaşırken Pastrone’dan Lang’a, Gance’dan Eisenstein’a, Luhrmann’dan Greenaway’e, Fellini’den Visconti’ye atlama ustalığı hayran bırakıyor. Francis Ford Coppola’nın 30 senedir beklenen miras filmi postmodern ve heyecan verici! Model yaratırken kent burjuvazisi üzerine kurulu aslında ‘video-art üreticisi’ kavramıyla da çok ses getirecek!
“The Girl With The Needle”da aslında Haneke-Karusmaki-Svankmajer-Murnau kırması siyah-beyaz bir hemşire filmi var. Fakat bunun eylemlerinde ciddi gotik kabusun içselleştirilmesi devreye giriyor. Bu damar üzerinden de bize melankoli doğrudan yansıyor. Von Horn tarihi atmosfere girince kendi ‘röntgencilik’ ezberini başka bir boyuta taşıyor. “Vera Drake”e (2004) iddialı korku-gerilim cevabı geliyor!
ZHANGKE VE SEREBRENNIKOV’UN EN İYİLERİ ARASINA OYNAYAN FİLMLER
“Caught By Tides”, Zhangke’nin en iyilerinden. Konümizm tarihini pastoral illüzyonlardan varoluşçu bir docudramaya çeviriyor. ‘Gelgit’lerden Çin’deki politik sistemin eleştirisini çarpıcı bir buluntu uğraştan başka boyutlara taşıyan bir ‘illüzyon’ tasviri cezbedici.
“Limonov”da Serebrenikov’un Russell usulü sanatçı biyografisi, “Velvet Goldmine” (1998) kafasına da çokça uğruyor. “Bird”de Andrea Arnold aslında kenar mahale kültürünü müthiş yansıtırken büyülü gerçekçilik ile mest eden bir coşkuyla ‘kuş-insan ilişkisi’nde dikkat çekici bir eylemle kalıcı olacak.
AUDIARD VE BAKER’IN AZINLIKLARDAN SAHİCİ ÇIKARIMLARI
“Emilia Perez”de Fransız eski kitap kahramanının dönüştüğü trans uyuşturucu karteli modern müzikali eylemi heyecan veriyor. Audiard’ın en iyilerinden ama postmodern Mitchell başyapıtı “Hedwig and the Angry Inch” (2001), Luhrmann başyapıtı “Moulin Rouge” (2021) iddiasına ulaşmıyor.
“Anora”da cinsellik ve seks işçiliğini modern bir anti-Amerikan rüyasına çeviren Sean Baker, plastik açılımlarıyla da gerçekçi-gerçeküstücü arası evrende çarpıyor. Ukraynalıdan Ermeniliye ulaşan bir azınlık vizyonu barındıran hikayesiyle çarpıyor. “Red Rocket”ın kolaycılığını solluyor.
Lanthimos, Sorrentino, Honoré, Cronenberg, Schrader hayal kırıklığı yarattı. “Apprentice”de ise Abbasi’nin ‘İngilizce’ye transferi ‘pespaye bir küçük ekran uçurumu’na sebebiyet verdi. Honoré’nin en azından sinemaya dair trans bir Mastroanni yaratma çabası ‘karakter eylemi’ ile hatırlanacak.
ÖDÜLLER HER TÜRLÜ SÜRPRİZE AÇIK
Ödüller’de daha önce 2 Altın Palmiyeli Francis Ford Coppola, rekor deneyecek. Audiard ise “Emilia Perez”le Ken Loach, Ruben Östlund, Michael Haneke gibilerinin arasında girip onun istatistiğine de ortak olmayı zorluyor. Film böyle bir ilgi alakayı toplayacak potansiyele sahip olabilir elbette.
Ama Sean Baker, Andrea Arnold, Michel Hazanavicius, ‘zamanı geldi’ istatistiğini zorluyor. Bunlar da majör ödüllerde dağılım olabilir. Jüri’nin Başkanı Greta Gerwig saygın, Ebru Ceylan da sevindirici bir ekleme. Ama onun haricinde güven telkin etmiyor. Bu sebeple de ‘beklenmedik duygusallık zaferi’ mümkün. O durumda “All We Imagine As Light”, “Oh, Canada”, “Wild Diamond” öne çıkabilir.
Yarışma’da Erkek Oyuncu’da Ben Whishaw, Sebastian Stan; Kadın Oyuncu’da Chiara Mastroanni, Zoe Saldanha, Demi Moore öne çıkıyor.
KEREM AKÇA’YA GÖRE CANNES 2024 YARIŞMA FİLMLERİNİN SIRALAMASI:
1-Grand Tour 9
2-The Substance 8
3-Megalopolis 7.8
4-The Girl With The Needle 7
5-Caught By The Tides 6.9
6-Limonov 6.7
7-Bird 6.7
8-Emilia Perez 6.5
9-Anora 6.1
10-Kinds of Kindness 4.5
11-Parthenope 4.5
12-All We Imagine As Light 4.2
13-Marcello Mio 3.8
14-Wild Diamond 3.8
15-Oh Canada! 3.5
16-Motel Destino 3.5
17-The Shrouds 3.2
18-The Apprentice 3