'CATS': SAHNE MÜZİKALİNE SAYGIDA KUSUR ETMEYEN FANTASTİK BİR UYARLAMA
FİLMİN NOTU: 5.5
|

38 senelik sahne müzikali, sonunda beyaz perdede aradığı fantastik bütçe desteğini bulabiliyor. “Cats”, Tom Hooper’ın türe hakimiyetiyle klasik bir peri masalı müzikali olarak dünyasına sokup kendini izletiyor, ama ötesi olamıyor.
KONUŞAN SOKAK KEDİLERİNE GERÇEKÇİLİK YAKIŞMAMIŞTI
1981 tarihinde Andrew Lloyd Webber yazdığında belki de bu kadar tutacağını tahmin edemezdi. Ama halen sahnelenen, yurtdışı turları devam eden bir müzikal oldu ‘Cats’. Mesele aslında sokak kedileri çetesinin çevresinde dolaşmaktı. Onların konuşmasına, isyanına, rehine ve suç olgusuna yaklaşımı önemliydi. Bir çeşit mahalle kültürü de bu sayede sevimli bir hayvan türünün daha büyüklere uygun mesajlara kaymasını sağlamıştı.
80’lerde böylesi bir vizyon aslında belli bir yaş grubunu çekebilecek bir metinle sunuluyordu. Ama açıkçası sokak çetesinin yaptıklarını aşırı gerçekçi bir şekilde devreye sokmak, hem etik açıdan hem de sanatsal açıdan bir şey ifade etmiyordu. Boş bir devrim planından başka bir şey değildi olup bitenler…
Belki de sahne müzikali, West End tarihinin çok gündeme gelmese de en abartılan eserlerinden biriydi. Her zaman fantastik bir rötuşa, bir büyük perde ihtişamına ihtiyaç duymuştu.
KONUŞAN SOKAK KEDİLERİNE GERÇEKÇİLİK YAKIŞMAMIŞTI
1981 tarihinde Andrew Lloyd Webber yazdığında belki de bu kadar tutacağını tahmin edemezdi. Ama halen sahnelenen, yurtdışı turları devam eden bir müzikal oldu ‘Cats’. Mesele aslında sokak kedileri çetesinin çevresinde dolaşmaktı. Onların konuşmasına, isyanına, rehine ve suç olgusuna yaklaşımı önemliydi. Bir çeşit mahalle kültürü de bu sayede sevimli bir hayvan türünün daha büyüklere uygun mesajlara kaymasını sağlamıştı.
80’lerde böylesi bir vizyon aslında belli bir yaş grubunu çekebilecek bir metinle sunuluyordu. Ama açıkçası sokak çetesinin yaptıklarını aşırı gerçekçi bir şekilde devreye sokmak, hem etik açıdan hem de sanatsal açıdan bir şey ifade etmiyordu. Boş bir devrim planından başka bir şey değildi olup bitenler…
Belki de sahne müzikali, West End tarihinin çok gündeme gelmese de en abartılan eserlerinden biriydi. Her zaman fantastik bir rötuşa, bir büyük perde ihtişamına ihtiyaç duymuştu.

HOOPER İKİNCİ KEZ RİSK ALMIŞ
Tom Hooper’ın “Kırmızı Değirmen” (“Moulin Rouge!”, 2001) sonrası dönemde “Oliver!” (1968) tadı verse de görsel açıdan yoğun ve incelikli “Sefiller”den (“Les Misérables”, 2012) sonra ikinci sahne müzikali uyarlaması “Cats” (2019) olmuş. 1980’de sahnelenmeye başlayan bir tiyatro müzikalini 158 dakikalık filmle perdeye aktardıktan sonra yönetmen, bu kez de oyuncuları kedi kılığında konuşturma riskini almış.
Webber’in aslında en kalıcı ve halen zindeliğini koruyan klasiği yine aynı dönemde çıkan ‘Operadaki Hayalet’tir (‘The Phantom of the Opera’). 2004’teki Schumacher’in beyaz perde uyarlaması beğenilmese de özüne saygıda kusur etmeyen kusursuz bir klasik müzikal zevki sunmuştu. Burada o duyguya ulaşamıyoruz. Hatta 1975 tarihli halen devam eden bir sahne müzikalinden uyarlanıp başyapıta dönüşen Rob Marshall imzalı “Chicago” (2002) tutkusuyla da yüzleşmiyoruz.
60’LARDA AKTİF MÜZİKAL ALT TÜRÜ KULLANILMIŞ
Ancak ‘kediler’in CGI efektlerinin çevresinde Londra’yı bir ‘hayal şehir’e dönüştürmeleri fikri tutmuş. Onların tepeden bir masal imgesiymiş gibi girip bulutların arasında bir çeşit Luhrmann’ın “Kırmızı Değirmen”i misali ‘peri masalı müzikali’ne adapte olmaları da keyifli. Ama bunun duygusu 50’lerin bu alt türe mensup klasiği “Brigadoon”la (1954) ve “Paris’te Bir Amerikalı” (“An American in Paris”, 1951) ile akraba, o da unutulmamalı.
İngiliz sinemacı, bir kez daha Amerikan sinemasının 50-70 arası aktif olan klasik müzikal geleneklerinin izini sürüyor. “Sefiller”deki ‘folk müzikali’nden sonra ‘peri masalı müzikali’, kendi için tutarlı dursa da bir yere kadar keyif verip, 60’ların aktif alt türünde faaliyet göstermeyi seçmiş.
Tom Hooper’ın “Kırmızı Değirmen” (“Moulin Rouge!”, 2001) sonrası dönemde “Oliver!” (1968) tadı verse de görsel açıdan yoğun ve incelikli “Sefiller”den (“Les Misérables”, 2012) sonra ikinci sahne müzikali uyarlaması “Cats” (2019) olmuş. 1980’de sahnelenmeye başlayan bir tiyatro müzikalini 158 dakikalık filmle perdeye aktardıktan sonra yönetmen, bu kez de oyuncuları kedi kılığında konuşturma riskini almış.
Webber’in aslında en kalıcı ve halen zindeliğini koruyan klasiği yine aynı dönemde çıkan ‘Operadaki Hayalet’tir (‘The Phantom of the Opera’). 2004’teki Schumacher’in beyaz perde uyarlaması beğenilmese de özüne saygıda kusur etmeyen kusursuz bir klasik müzikal zevki sunmuştu. Burada o duyguya ulaşamıyoruz. Hatta 1975 tarihli halen devam eden bir sahne müzikalinden uyarlanıp başyapıta dönüşen Rob Marshall imzalı “Chicago” (2002) tutkusuyla da yüzleşmiyoruz.
60’LARDA AKTİF MÜZİKAL ALT TÜRÜ KULLANILMIŞ
Ancak ‘kediler’in CGI efektlerinin çevresinde Londra’yı bir ‘hayal şehir’e dönüştürmeleri fikri tutmuş. Onların tepeden bir masal imgesiymiş gibi girip bulutların arasında bir çeşit Luhrmann’ın “Kırmızı Değirmen”i misali ‘peri masalı müzikali’ne adapte olmaları da keyifli. Ama bunun duygusu 50’lerin bu alt türe mensup klasiği “Brigadoon”la (1954) ve “Paris’te Bir Amerikalı” (“An American in Paris”, 1951) ile akraba, o da unutulmamalı.
İngiliz sinemacı, bir kez daha Amerikan sinemasının 50-70 arası aktif olan klasik müzikal geleneklerinin izini sürüyor. “Sefiller”deki ‘folk müzikali’nden sonra ‘peri masalı müzikali’, kendi için tutarlı dursa da bir yere kadar keyif verip, 60’ların aktif alt türünde faaliyet göstermeyi seçmiş.

‘THE EGYPTIAN’ BİR BÜYÜ MERKEZİNE DÖNÜŞÜYOR
Finalde de Londra’nın merkezinde Judi Dench eşliğinde kendini sorgulayıp köpeklere karşı gelen kedi isyanını planlanması, sahneden ve gerçek dünyadan çıkış yerinde. ‘The Egyptian’ adlı Piccadily Circus’daki West End tiyatrosunun önünde şekillenen kovalamacalar ya da koreografiler de bir yere geliyor. Jellicles kedilerinin büyüsüne bu mekan dikkat çekiyor.
Açıkçası biz kedilerin perdede animasyonda canlandırılmasına alışığız. Haylaz kedi tanımı ise kalıcıdır: 70’lerdeki “Kedi Fritz” (“Fritz the Cat”, 1972), “Kötü Kedi Şerafettin” (2017) ve “Çizmeli Kedi” (“Puss in Boots”, 2011). 2001’de “Kediler ve Köpekler” (“Cats and Dogs”) live-action animasyon olarak eğlendiren bir ayrıştırmanın sözünü veriyordu. Aslında 80’lerde Webber’in vizyonu çok ufuk açıcı değildi.

POST-OBAMA DÖNEMİNDE #METOO AÇILIMI
Ama sinemada 2019’da insanların dev kediler olarak konuşması o kadar vizyonsuz gelmeyebiliyor. Bizim alışık olduğumuz kedilerin bir çizgi film nesnesi olması, çocuklara ders vermesidir. Burada bir sokakta suç mevzusu akıp gidiyor, olgunlara uygun bir seyir süreci var. İşin içine elbette bazı problemler girebiliyor.
Karakterlerin tamamına yakını beyaz ve erkek iken onların büyük bölümü siyahiye çevrilmiş. Bu doğrultuda başrole Jennifer Hudson’ın, Yaşlı Deutoronmy’ye Judi Dench’in, çete liderine Idris Elba’nın gelmesi hem #MeToo hem de Trump döneminin politikasını kalkındırıyor. Londra’nın plastik dokusu da tutuyor. Özellikle bir koreografide yürüyen askerlerin CGI ile müthiş verilmesi keyifli anlar getirebiliyor.

GÖRÜNTÜ YÖNETMENİNİN DEĞİŞMESİ NASIL YANSIMIŞ?
Hooper, koreografilere uğraşmış. Ama görüntü yönetmeninin lensin tam tersi istikamette plan belirleme sıra dışılığını, objektif bozulumunu yaşatmıyor. “Zoraki Kral”la (“The King’s Speech”, 2010) Oscar ve BAFTA’ya aday olan, “Sefiller”e de vizyon katan Danny Cohen burada kadroda yok.
Onun yerine gelen Christopher Ross ekstra bir şey yapmamış. Çarpık alt açıların fazlasıyla devreye girebildiği evrenin yine de kırmızı-turuncu arası renkleriyle ‘masal atmosferi’ vurgusunu yerine getirdiği görülüyor. Ama daha ziyade CGI’ya yüklenme arzusu bu sayede devreye giriyor.
POSTMODERN BİR UYARLAMAYA İHTİYACI VAR
80’lerde 1939 tarihli bir T.S. Elliot eserinden uyarlanmış, o dönemi bile aratan bir eser vardı. Günümüzde de benzer durum söz konusu, ama yeniden yazılan şarkılar bir yana Hudson, Dench ve Elba başarılı. Rebel Wilson ile Taylor Swift ne yaptığını bilmiyor. Performans açısından sıkıntısı olmayan Dench’in bir sahnede kendi ellerinin çıkması gibi CGI problemi de göze batabiliyor.
Şarkıların güncellenme mevzusu karşı çıkılamaz bir müzikal ihtişamı getiriyor. Webber bu konuda kalitesini hissettirmiş. Elbette Hooper adına “Sefiller”in altında bir çalışma var, ama yine de kendi alt türünde izlenen, sinemada ‘kedi tanımı’ açısından anılası bir seyirlik karşımızdaki. Ama eskiyen sahne müzikali 'Cats'in ciddi anlamda postmodern bir uyarlamaya ihtiyacı var diyerek bitirdiğimiz bir film 2019 model "Cats".