ETKİ ALTINDA BİR PORNO YILDIZI
11/04/2013 - Habertürk
|
FİLMİN NOTU: 6.5
|
Adeta “Etki Altında Bir Kadın”ın (“Wonder Under the Influence”, 1974) yapısını sinemaskop formatında bir porno yıldızı için yeniden inşa eden, oradaki gelgitleri de sınıfsal yükseliş-düşüş hızına göre konumlandıran bir eser. Sean Baker, üçüncü filminde Cassavetes mirasından gelen, gerilla, cinema-vérité ve doğaçlama oyunculuk gibi kavramları birebir kullanıyor burada. 21 yaşındaki bir porno yıldızının dostlukla mücadelesi üzerinden devreye sokuyor.
Jane’in bulanık ve beyaz bir jenerikte yazan film isminin yanında beliren yakın planı, aslında final sekansı için de bir hazırlık anlamına geliyor. Buradan başlayan sürecin devamında yaptıkları ise onun yakın planının veya çok yakın planının devreye girdiği ve boşlukların anlam kazandığı bir ‘sallanan kamera’ tanımı yaratıyor.
Formatın 2.35:1’e çıkması beyaz ağırlıklı dokuyu canlandırırken yabancılaşmadan ziyade farklı şeylere odaklanarak seyircinin algısını yok etmeyi anlatıyor. Açı-karşı tekniğini yıkıp sürekli bir yerlere hareketlenen kameranın ağırlığını hissettirdiği görsel yapı, Baker’ın zekasıyla parlıyor. 21 yaşındaki bu karakterle 85 yaşındaki komşusu Sadie ve Starlet adlı köpeği arasındaki ilişki ise aslında bir maddi debelenmeden öte ‘tükenmiş sevgi arayışı’na dönüşüyor.
Banliyöde ev arkadaşıyla yaşsa da ihtişamlı arabasıyla ve yaşam tarzıyla ‘starlet’lik yapan tipleme, düşmüş bir Hollywood/Kalifornia’ yıldızı bir bakıma. Bu da anti-kahraman duruşunun katkısıyla sevgisiz, izole edilmiş ve sette soyunup cinsel ilişkiye girme alışkanlığıyla canlanan bir tiplemeyi öne çıkarıyor. Bu ortamdan kaçmak istese de işi internet kısmına kadar götürüp büyüten Jane, gerçek bir feminist hikayenin adresine dönüşüyor.
Cassavetes etkisi de bunu büyük oranda sevgisiz yakalayıp etkileyici hale getirmeyle açıklanıyor. Nihayetinde de Baker’ın finalde devasa bir kamera kullanımıyla birey hikayesini sarması, Eliza Hittman ile birlikte aynı yıl içinde gördüğümüz bir ‘sallanan kamera üslubu zekası’nı canlandırıyor. Yakın planın sinemaskoptaki işlevinin ‘Innaritu’nun postmodern kaynağı dışında fazla görülmemesi de karakter dramasını, müzikleri ve sesleri yerine göre kullanmasıyla dikkat çekiyor. Tempoyu asla yükseltmeden sıkıcı bir hayata içeriden bakış atıyor. Anti-Hollywood hikayesinde sevgiyi aramaya koyuluyor.
Jane’in bulanık ve beyaz bir jenerikte yazan film isminin yanında beliren yakın planı, aslında final sekansı için de bir hazırlık anlamına geliyor. Buradan başlayan sürecin devamında yaptıkları ise onun yakın planının veya çok yakın planının devreye girdiği ve boşlukların anlam kazandığı bir ‘sallanan kamera’ tanımı yaratıyor.
Formatın 2.35:1’e çıkması beyaz ağırlıklı dokuyu canlandırırken yabancılaşmadan ziyade farklı şeylere odaklanarak seyircinin algısını yok etmeyi anlatıyor. Açı-karşı tekniğini yıkıp sürekli bir yerlere hareketlenen kameranın ağırlığını hissettirdiği görsel yapı, Baker’ın zekasıyla parlıyor. 21 yaşındaki bu karakterle 85 yaşındaki komşusu Sadie ve Starlet adlı köpeği arasındaki ilişki ise aslında bir maddi debelenmeden öte ‘tükenmiş sevgi arayışı’na dönüşüyor.
Banliyöde ev arkadaşıyla yaşsa da ihtişamlı arabasıyla ve yaşam tarzıyla ‘starlet’lik yapan tipleme, düşmüş bir Hollywood/Kalifornia’ yıldızı bir bakıma. Bu da anti-kahraman duruşunun katkısıyla sevgisiz, izole edilmiş ve sette soyunup cinsel ilişkiye girme alışkanlığıyla canlanan bir tiplemeyi öne çıkarıyor. Bu ortamdan kaçmak istese de işi internet kısmına kadar götürüp büyüten Jane, gerçek bir feminist hikayenin adresine dönüşüyor.
Cassavetes etkisi de bunu büyük oranda sevgisiz yakalayıp etkileyici hale getirmeyle açıklanıyor. Nihayetinde de Baker’ın finalde devasa bir kamera kullanımıyla birey hikayesini sarması, Eliza Hittman ile birlikte aynı yıl içinde gördüğümüz bir ‘sallanan kamera üslubu zekası’nı canlandırıyor. Yakın planın sinemaskoptaki işlevinin ‘Innaritu’nun postmodern kaynağı dışında fazla görülmemesi de karakter dramasını, müzikleri ve sesleri yerine göre kullanmasıyla dikkat çekiyor. Tempoyu asla yükseltmeden sıkıcı bir hayata içeriden bakış atıyor. Anti-Hollywood hikayesinde sevgiyi aramaya koyuluyor.