'PERİ: AĞZI OLMAYAN KIZ': THE GOONIES, THE MAZE RUNNER'LA BULUŞUYOR
FİLMİN NOTU: 5.5
|
Ülkemizde ‘fantastik çocuk macerası’ melez türü çok fazla özenli sonuçlar vermez, eğilip bükülmez, genelde B-tipi bir alana sıkışıp kalır. Can Evrenol’un tek kansız filmi “Peri: Ağzı Olmayan Kız”, bu açıdan önemli bir boşluğu kapatıyor ve bilimkurgusal damarıyla da Yeni Türkiye’de olduğunu hissettiriyor.
POST-“ABLUKA” DÖNEMİNİN FANTASTİK ÇOCUK MACERASI DENEBİLİR Mİ?
Türkiye sinemasında özellikle “Abluka” (2015) ve “Sarmaşık” (2015) sonrasında kıyamet paranoyası bir hayli sarsıcı sonuçlar vermeye başladı. Sanki “Peri Ağzı Olmayan Kız” (2019) o furyanın ‘fantastik çocuk macerası’ damarlı versiyonu gibi. Can Evrenol, başarılı ilk film “Baskın”ın (2015) senaristi Cem Özuduru’dan bu kez çizgi roman bazında faydalanmış. Onun ‘Perihan’ adlı eserinin uyarlamasına imza atıyor.
‘Ağzı olmayan kız’, ‘gözü olmayan erkek’ gibi karakterlerden oluşan bir ‘adada geçen kıyamet sonrası macera’ fonu tasarlıyor. Bunun için fazlasıyla Hollywood’da bilimkurgunun altın döneminde üretilen “Çocuk ve Köpek”in (“A Boy and His Dog”, 1975) türde yakaladığı hümanizmi de depoluyor aslında. Orada Don Johnson’ın varlığındaki insan-köpek ilişkisi, gerçekçi bir kamera kullanımıyla o yılların tür geleneğinin içerisinde ‘sıradan’ ve ‘ortalama’ durmuştu. Yönetmeni de başka bir film çekmemişti. Onun bilimkurgu damarını kaynağına alarak sanki A-tipi ‘fantastik hazine macerası’ “Define Avcıları”nın (“The Goonies”, 1985) yapısına akraba bir film kotarıyor.
POST-“ABLUKA” DÖNEMİNİN FANTASTİK ÇOCUK MACERASI DENEBİLİR Mİ?
Türkiye sinemasında özellikle “Abluka” (2015) ve “Sarmaşık” (2015) sonrasında kıyamet paranoyası bir hayli sarsıcı sonuçlar vermeye başladı. Sanki “Peri Ağzı Olmayan Kız” (2019) o furyanın ‘fantastik çocuk macerası’ damarlı versiyonu gibi. Can Evrenol, başarılı ilk film “Baskın”ın (2015) senaristi Cem Özuduru’dan bu kez çizgi roman bazında faydalanmış. Onun ‘Perihan’ adlı eserinin uyarlamasına imza atıyor.
‘Ağzı olmayan kız’, ‘gözü olmayan erkek’ gibi karakterlerden oluşan bir ‘adada geçen kıyamet sonrası macera’ fonu tasarlıyor. Bunun için fazlasıyla Hollywood’da bilimkurgunun altın döneminde üretilen “Çocuk ve Köpek”in (“A Boy and His Dog”, 1975) türde yakaladığı hümanizmi de depoluyor aslında. Orada Don Johnson’ın varlığındaki insan-köpek ilişkisi, gerçekçi bir kamera kullanımıyla o yılların tür geleneğinin içerisinde ‘sıradan’ ve ‘ortalama’ durmuştu. Yönetmeni de başka bir film çekmemişti. Onun bilimkurgu damarını kaynağına alarak sanki A-tipi ‘fantastik hazine macerası’ “Define Avcıları”nın (“The Goonies”, 1985) yapısına akraba bir film kotarıyor.
GENÇ YETİŞKİN EDEBİYATI UYARLAMALARINDAN BESLENMİŞ
Özellikle Deniz Güngören’in bestelerinin dikkat çektiği atmosfer konuşulası öğeleri, soru işaretlerini devreye sokuyor. 2.35:1’de Meryem Yavuz’un katkısıyla el-omuz kamerası gerçekçiliği ise ‘Açlık Oyunları’ (‘The Hunger Games’) sonrası devreye giren ‘young adult fiction sahiciliği’nden besleniyor. Bu durum ister istemez “Peri: Ağzı Olmayan Kız”ı memuriyet yapılan bir filme dönüştürüyor.
“Çocuk ve Köpek” soyu, 2014’te sinemaya uyarlanmaya başlanan ‘The Maze Runner’ serisine bağlanıyor. Burada örnek alınan Wes Ball’un ada fonlu ilk filmi, ‘en iyi genç yetişkin bilimkurgu filmi’ olmasıyla dikkat çekmişti.
Evrenol’un eserinin başında adı geçen ‘santral’ ya da yarattığı algıyla şirket ise ‘10 sene önce gerçekleşen yıkım’a dikkat çekiyor. Bunun arka planına Yeni Türkiye’yi rahatlıkla koyabiliriz. Sinemacı, “Baskın”da da çizgi romana yakın karelerinin üzerine gitmişti, bu diyarların “Hellraiser”ına (1987) imza atmıştı.
YENİ TÜRKİYE'NİN "DEFİNE AVCILARI" MI?
Özellikle Deniz Güngören’in bestelerinin dikkat çektiği atmosfer konuşulası öğeleri, soru işaretlerini devreye sokuyor. 2.35:1’de Meryem Yavuz’un katkısıyla el-omuz kamerası gerçekçiliği ise ‘Açlık Oyunları’ (‘The Hunger Games’) sonrası devreye giren ‘young adult fiction sahiciliği’nden besleniyor. Bu durum ister istemez “Peri: Ağzı Olmayan Kız”ı memuriyet yapılan bir filme dönüştürüyor.
“Çocuk ve Köpek” soyu, 2014’te sinemaya uyarlanmaya başlanan ‘The Maze Runner’ serisine bağlanıyor. Burada örnek alınan Wes Ball’un ada fonlu ilk filmi, ‘en iyi genç yetişkin bilimkurgu filmi’ olmasıyla dikkat çekmişti.
Evrenol’un eserinin başında adı geçen ‘santral’ ya da yarattığı algıyla şirket ise ‘10 sene önce gerçekleşen yıkım’a dikkat çekiyor. Bunun arka planına Yeni Türkiye’yi rahatlıkla koyabiliriz. Sinemacı, “Baskın”da da çizgi romana yakın karelerinin üzerine gitmişti, bu diyarların “Hellraiser”ına (1987) imza atmıştı.
YENİ TÜRKİYE'NİN "DEFİNE AVCILARI" MI?
“Peri Ağzı Olmayan Kız”da ise dramatik yapının farklı eğilimlerini görsek de Yeni Türkiye’nin “Define Avcıları” gibi bir hissiyat var. Alınan hasar ve arkadan geçirilen ışık da fazlasıyla sahicilik için canlanıyor. Dört başrol oyuncusu bir yana kötü adam Kemal’de Mehmet Yılmaz Ak çok iyi, tam bir Hollywood kötüsü olmuş. Sermet Yeşil’in baba tiplemesi de terkedilmiş bir adada fazlasıyla işlevsel gözüküyor.
Elif Domaniç’in katmanlı yapım tasarımı ve görsel efektler de filme ayrı bir hava katıyor. Özellikle at efekti iyi halledilmiş. Gereğini yerine getiriyor. Ama görsel atmosfer, arka planın zoraki kapatılmasıyla birazcık ucuza üretilmiş bir bilimkurgu dünyasına kayabiliyor. “Peri Ağzı Olmayan Kız”, aslında bir çizgi roman çocuğu yaratıyor. Ama ‘çizgi roman estetiği’ açısından Alper Çağlar’ın “Büşra”sında (2010) ‘tabulara karşı gelen dramatik aşk’tan sonra burada da benzer bir dokunuş var açıkçası.
Türkiye sinemasında bir “Günah Şehri” (“Sin City”, 2005), bir “Hulk” (2003), bir “Watchmen” (2009) üretmek kolay değil. Ancak burada en azından Rachel Talalay’ın kült “Tank Girl”üvari (1995) bir atmosfer var, çıkış noktası olarak. Yapısal açıdan da film ona benziyor. Hollywood usulü çizgi roman uyarlaması bu açıdan değerli duruyor.
KONUŞAMAMAK POLİTİK BİR DİKTANIN SONUCU OLARAK BELİRİYOR
Finalde gemiye açılıp uzaklaşma ise bu yalnızlığa, bitip gitmişliğe, umutsuzluğa dikkat çekiyor sanki. Evrenol, 2010’larda yerli sinemadan çıkan en iyi ilk filmlerden “Baskın” kalitesine ulaşmasa da ‘fantastik çocuk macerası’ olarak “Hititya: Madalyonun Sırrı”nın (2013) yanına yaklaşıyor. Onunla bir arada bir Hollywood eylemi gerçekleştirmesiyle hatırlanacak.
Özellikle ‘konuşamayan kız’ meselesi üzerinden, günümüzde susturulan gençlerin, çocukların üzerinden bir paranoyak dünya, hayali atmosfer kurma hedefi var. “Baskın”da bir karakolun Osmanlı geçmişinden polisiye araştırmasına kayıp Yeni Fransız Aşırılığı’nı kullandıktan sonra bu da aslında bir sinemasal artı… Filmin tek zaafı young adult uyarlamalarının ‘Açlık Oyunları’ sonrası ‘vasat’a kayan gramerine yaklaşması sanki. Ama Yeni Türkiye'nin 'fantastik çocuk kıyamet sonrası macerası' olarak hatırlanacaktır.
Elif Domaniç’in katmanlı yapım tasarımı ve görsel efektler de filme ayrı bir hava katıyor. Özellikle at efekti iyi halledilmiş. Gereğini yerine getiriyor. Ama görsel atmosfer, arka planın zoraki kapatılmasıyla birazcık ucuza üretilmiş bir bilimkurgu dünyasına kayabiliyor. “Peri Ağzı Olmayan Kız”, aslında bir çizgi roman çocuğu yaratıyor. Ama ‘çizgi roman estetiği’ açısından Alper Çağlar’ın “Büşra”sında (2010) ‘tabulara karşı gelen dramatik aşk’tan sonra burada da benzer bir dokunuş var açıkçası.
Türkiye sinemasında bir “Günah Şehri” (“Sin City”, 2005), bir “Hulk” (2003), bir “Watchmen” (2009) üretmek kolay değil. Ancak burada en azından Rachel Talalay’ın kült “Tank Girl”üvari (1995) bir atmosfer var, çıkış noktası olarak. Yapısal açıdan da film ona benziyor. Hollywood usulü çizgi roman uyarlaması bu açıdan değerli duruyor.
KONUŞAMAMAK POLİTİK BİR DİKTANIN SONUCU OLARAK BELİRİYOR
Finalde gemiye açılıp uzaklaşma ise bu yalnızlığa, bitip gitmişliğe, umutsuzluğa dikkat çekiyor sanki. Evrenol, 2010’larda yerli sinemadan çıkan en iyi ilk filmlerden “Baskın” kalitesine ulaşmasa da ‘fantastik çocuk macerası’ olarak “Hititya: Madalyonun Sırrı”nın (2013) yanına yaklaşıyor. Onunla bir arada bir Hollywood eylemi gerçekleştirmesiyle hatırlanacak.
Özellikle ‘konuşamayan kız’ meselesi üzerinden, günümüzde susturulan gençlerin, çocukların üzerinden bir paranoyak dünya, hayali atmosfer kurma hedefi var. “Baskın”da bir karakolun Osmanlı geçmişinden polisiye araştırmasına kayıp Yeni Fransız Aşırılığı’nı kullandıktan sonra bu da aslında bir sinemasal artı… Filmin tek zaafı young adult uyarlamalarının ‘Açlık Oyunları’ sonrası ‘vasat’a kayan gramerine yaklaşması sanki. Ama Yeni Türkiye'nin 'fantastik çocuk kıyamet sonrası macerası' olarak hatırlanacaktır.